| "Herhangi bir kimyasal silahı üretmek, geliştirmek... | "It is illegal to develop, produce, |
| - Beraber bir şeyler üretmek istiyor. | He wants to produce something of mine. |
| - Bir şeyler üretmek zorundasın! | - You just have to just produce something! |
| AKS? Sakinleşmeyi sağlamak için oksitoksin üretmek için tasarlandı. | It was designed to produce oxytocin to induce a calming effect. |
| Afrika hakkında bir kavram üretmek mümkün müdür? | Is it possible to produce a concept about Africa? |
| Gece ikiden beri ateşim artarak yükseliyor ve endişe verici derecede balgam üretiyorum. | My fever has been tracking up exponentially since 2:00 a.m., and I am producing sputum at an alarming rate. |
| Melanin adında bir pigment üretiyorum ve böcek de öyle. | I am producing a pigment called melanin, and so is the beetle. |
| Ama, ona karşı bağışıklık sağlayacak bir virüs türü ürettim. | But, I have produced a virus strain which will provide some immunity against diptheria. |
| Bu oksijen molekülünü ürettim ve burada da büyük bir parça demir ve bum, onu paslandırdım. | I've produced this oxygen molecule, and here's a big piece of iron and clump, I rust it. |
| Graviton vuruşlarıyla kristaller içinde titreşimler ürettim. | I have produced vibrations in crystals with graviton pulses. |
| Ve tekrar ürettim. | And I've reproduced it. |
