Çökmek (to kneel) conjugation

Turkish
23 examples
This verb can also mean the following: collapse, fall down

Conjugation of eiti

Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present tense
çökerim
I kneel
çökersin
you kneel
çöker
he/she/it kneels
çökeriz
we kneel
çökersiniz
you all kneel
çökerler
they kneel
Future tense
çökeceğim
I will kneel
çökeceksin
you will kneel
çökecek
he/she/it will kneel
çökeceğiz
we will kneel
çökeceksiniz
you all will kneel
çökecekler
they will kneel
Present continuous tense
çöküyorum
I am kneeling
çöküyorsun
you are kneeling
çöküyor
he/she/it is kneeling
çöküyoruz
we are kneeling
çöküyorsunuz
you all are kneeling
çöküyorlar
they are kneeling
Past tense
çöktüm
I knelt
çöktün
you knelt
çöktü
he/she/it knelt
çöktük
we knelt
çöktünüz
you all knelt
çöktüler
they knelt
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous tense
çöküyordum
I was kneeling
çöküyordun
you were kneeling
çöküyordu
he/she/it was kneeling
çöküyorduk
we were kneeling
çöküyordunuz
you all were kneeling
çöküyorlardı
they were kneeling
Present negative tense
çökmem
I do not kneel
çökmezsin
you do not kneel
çökmez
he/she/it do not kneel
çökmeyiz
we do not kneel
çökmezsiniz
you all do not kneel
çökmezler
they do not kneel
Present continuous negative tense
çökmüyorum
I am not kneeling
çökmüyorsun
you are not kneeling
çökmüyor
he/she/it is not kneeling
çökmüyoruz
we are not kneeling
çökmüyorsunuz
you all are not kneeling
çökmüyorlar
they are not kneeling
Past negative tense
çökmedim
I did not kneel
çökmedin
you did not kneel
çökmedi
he/she/it did not kneel
çökmedik
we did not kneel
çökmediniz
you all did not kneel
çökmediler
they did not kneel
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous negative tense
çökmüyordum
I was not kneeling
çökmüyordun
you were not kneeling
çökmüyordu
he/she/it was not kneeling
çökmüyorduk
we were not kneeling
çökmüyordunuz
you all were not kneeling
çökmüyordular
they were not kneeling
Future negative tense
çökmeyeceğim
I will not kneel
çökmeyeceksin
you will not kneel
çökmeyecek
he/she/it will not kneel
çökmeyeceğiz
we will not kneel
çökmeyeceksiniz
you all will not kneel
çökmeyecekler
they will not kneel
Present interrogative tense
çöker miyim?
do I kneel?
çöker misin?
do you kneel?
çöker mi?
does he/she kneel?
çöker miyiz?
do we kneel?
çöker misiniz?
do you all kneel?
çökerler mi?
do they kneel?
Present continuous interrogative tense
çöküyor muyum?
am I kneeling?
çöküyor musun?
are you kneeling?
çöküyor mu?
is he/she kneeling?
çöküyor muyuz?
are we kneeling?
çöküyor musunuz?
are you all kneeling?
çöküyorlar mı?
are they kneeling?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past interrogative tense
çöktüm mü?
did I kneel?
çöktün mü?
did you kneel?
çöktü mü?
did he/she kneel?
çöktük mü?
did we kneel?
çöktünüz mü?
did you all kneel?
çöktüler mü?
did they kneel?
Past continuous interrogative tense
çöküyor muydum?
was I kneeling?
çöküyor muydun?
were you kneeling?
çöküyor muydu?
was he/she kneeling?
çöküyor muyduk?
were we kneeling?
çöküyor muydunuz?
were you all kneeling?
çöküyorlar mıydı?
were they kneeling?
Future interrogative tense
çökecek miyim?
will I kneel?
çökecek misin?
will you kneel?
çökecek mi?
will he/she kneel?
çökecek miyiz?
will we kneel?
çökecek misiniz?
will you all kneel?
çökecekler mi?
will they kneel?
Present negative interrogative tense
çökmez miyim?
do I not kneel?
çökmez misin?
do you not kneel?
çökmez mi?
does he/she not kneel?
çökmez miyiz?
do we not kneel?
çökmez misiniz?
do you all not kneel?
çökmezler mi?
do they not kneel?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present continuous negative interrogative tense
çökmüyor muyum?
am I not kneeling?
çökmüyor musun?
are you not kneeling?
çökmüyor mu?
is he/she not kneeling?
çökmüyor muyuz?
are we not kneeling?
çökmüyor musunuz?
are you all not kneeling?
çökmüyorlar mı?
are they not kneeling?
Past negative interrogative tense
çökmedim mi?
did I not kneel?
çökmedin mi?
did you not kneel?
çökmedi mi?
did he/she not kneel?
çökmedik mi?
did we not kneel?
çökmediniz mi?
did you all not kneel?
çökmediler mi?
did they not kneel?
Past continuous negative interrogative tense
çökmüyor muydum?
was I not kneeling?
çökmüyor muydun?
were you not kneeling?
çökmüyor muydu?
was he/she not kneeling?
çökmüyor muyduk?
were we not kneeling?
çökmüyor muydunuz?
were you all not kneeling?
çökmüyorlar mıydı?
were they not kneeling?
Future negative interrogative tense
çökmeyecek miyim?
will I not kneel?
çökmeyecek misin?
will you not kneel?
çökmeyecek mi?
will he/she not kneel?
çökmeyecek miyiz?
will we not kneel?
çökmeyecek misiniz?
will you all not kneel?
çökmeyecekler mi?
will they not kneel?

Examples of çökmek

Example in TurkishTranslation in English
- Mayının üstüne diz çökmek tehlike arz edebilir.- Could be dangerous kneeling on a land mine.
Annemle babamı Rahl'ın önünde diz çökmek için mi öldürdün?You murdered my mother and father, all so you could kneel before Rahl.
Ayakta mı durmak istersin diz çökmek mi?Would you like to stand or kneel?
Ben, diz çökmek ve teşekkür etmek?Now get on your knees, and thank me! Me, kneel and thank you?
Beyhude çabalarla diz çökmek niye, Brütüs?Doth not Brutus bootless kneel?
Ben sadece Tanrı'ya diz çökerim.I kneel only to God.
Ben sadece kralımın önünde diz çökerim.- I kneel before my king.
Ben sadece kralın önünde diz çökerim.I'll only kneel before him.
Diz çökmem gerekirse, çökerim!If I have to kneel, then I will!
Dişlerimi fırçalarım yıkanırım yatağın önünde diz çökerim.And I clean my teeth... wash... kneel by the bed.
(Dizlerinin üzerine çöker ve ayaklarını öper.)And he kneels and kisses her foot.
-Ama annem hep diz çöker.- Mam always kneels.
-Evet, herkes küvetin etrafında dizlerinin üstüne çöker ve elma yakalamaya çalışırdıYeah, that's where everybody kneels around a tub and bobs for the apples.
Ancak, İmparatoriçe, İmparatorun önünde diz çöker tıpkı kocasının önündeki bir kadın gibi.But the Empress kneels to the Emperor as a wife to her husband
Atalarımızın adetlerine göre, İmparator dul İmparatoriçe önünde diz çöker, annesinin önündeki bir oğul gibi.According to our ancestral customs the Emperor kneels to the Empress Dowager as a son to his mother
Efendim! Ben, öksüz Nodar Zalikashvili sizin sadık hizmetkarınız, önünüzde diz çöküyorum.My lord, I, Nodar Zalikashvili, an orphan and your loyal servant, am kneeling before you.
Senin önünde diz çöküyor değilim tüm insanlığın acılarının önünde diz çöküyorum.I am not kneeling to you. I am kneeling to all human suffering.
Önünde diz çöküyorum.I am kneeling before you.
Caddeden aşağı koştum, dizlerimin üstüne çöktüm, dizimin üstüne aldım onu, dudaklarının biraz oynadığını görüyordum, konuşmak istedim, "Hadi, Steven, iyisin?"I ran down the street, knelt down on my knees, and put him on my lap, and I was just seeing his lips moving a bit, and l want to talk, so I'm, like, "Come on, Steven, you all right?"
Cesedinin yanında diz çöktüm ve ağladım.I knelt by his body and I wept.
Diz çöktüm ve onu sım sıkı kendime çektim." I knelt and pressed her tight against me
Soğuk cesedinin önünde diz çöktüm ve eski sözleri mırıldandım.I knelt beside his cold body and said the old words.
Ölüm döşeği önünde diz çöktüm.I knelt by the bed of death.

More Turkish verbs

Related

Not found
We have none.

Similar

Not found
We have none.

Similar but longer

Not found
We have none.

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'kneel':

None found.
Learning languages?