Akıntı alabalığın yumurta bırakabileceği kadar yavaşladığında nehir akıntıya karşı yüzemeyecek kadar sığlaşmadan önce yumurtlamak için kısa süren bir fırsat doğar. | As the flow becomes slow enough for the trout to lay eggs, there is a brief window of opportunity to spawn before the river gets too shallow to swim upstream. |
Balıklar, bir zamanlar kuru otlak olan yerlere yumurtlamak için koşuşturuyor. | Fish hurry to spawn in what were once dry grasslands. |
Bu somonlar piyango talihlisi gibi. Şanslı olanlar yumurtlamak için geri gelmeyi başardı. | These salmon are the lottery winners, the lucky ones that have succeeded in returning here to spawn. |
Bu sığ bahçelerde, her yıl dev sübyeler yumurtlamak için toplanırlar. | Each year in these shallow gardens, giant cuttlefish gather for spawning. |
Bu tetik balıkları zamanlarının büyük bölümünü açık denizde geçirirler, ama yumurtlamak için deniz tepesine gelmişlerdir. | These triggers spend much of their time in open water, but they have come to the seamount to spawn. |