| - Bunu konuştuk ama programda yok. Bir tanesine bile yoğunlaşmak yeterince zor. | - We've talked about it, but... with our schedules, it's difficult enough to concentrate on one. |
| -Biz oyun üzerinde yoğunlaşmak zorunda kaldı. | - We had to concentrate on the game. |
| Bir seferinde altı kişi getirmiştik çok kişiyle işe yoğunlaşmak zor olmuştu bu yüzden araştırmanın amacına göre şimdiki sayı uygun. | We brought six members at one time, but it am hard to concentrate with so many people, so three is just right for the purpose of field investigation. |
| Derslerime yoğunlaşmak için memleketime dönmem gerek. | I must return to the country to concentrate on my studies. |
| Doğacak ilk torunumun doğumuna yoğunlaşmak istiyorum. | l wanna concentrate on the birth of my first grandchild. |
| "Kadranlara odaklanırım ve uçuşa yoğunlaşırım". | "l just focus on the dials and concentrate on flying." |
| Başarılı birilerini gördüğüm zaman hep böyle yaparım ve çevreleriyle olan iletişimlerine yoğunlaşırım. | I always try to do that when someone's so successful. And I concentrate on the environment. |
| Ben iş zamanı işime yoğunlaşırım. | When it's time to work, I concentrate on work. |
| Her gün 9'dan 12'ye ve 4'ten 7'ye kadar işe yoğunlaşırım. | I concentrate every day from nine to 12 and four to seven. |
| O yüze odaklanır, o yüze yoğunlaşırsın. | You focus on that face, concentrate on it. |
| Ben de Kevin Shepherd'ın üstünde yoğunlaştım. | So I concentrated on Kevin Shepherd. This is a nice job, Warrick. |
| Bense pazarlama üzerinde yoğunlaştım. | I concentrated on sales. |
| En basit deneye yoğunlaştım: | I concentrated on the simplest experiment: |
| Her şeye yoğunlaştım. | I have concentrated everything in it. |
| Kaptan bana warp çekirdeğini değiştirmek konusunda emir verdiğinde, işim üzerine yoğunlaştım. | When the Captain ordered me to modify the warp core, l concentrated on the work. |
