Yaşayabilmek (to live) conjugation

Turkish
22 examples

Conjugation of eiti

Ben
Sen
O
Present tense
yaşayabilirim
I live
yaşayabilirsin
you live
yaşayabilir
he/she/it lives
Future tense
yaşayabileceğim
I will live
-
-
Past tense
yaşayabildim
I lived
-
-
Present continuous tense
yaşayabiliyorum
I am living
-
-

Examples of yaşayabilmek

Example in TurkishTranslation in English
- İnsanlar gibi yaşayabilmek için.So we can live human lives
Ama hayatı gerçekten yaşayabilmek için o sırları açığa çıkarmamız gerekir.(knock on door) But maybe we have to let those secrets out in order to actually really live.
Aralarında yaşayabilmek için, Fayu şefinden izin aldı.He received permission, by Fayu chief, to live among them.
Arkadaşını kurtarıp ömür boyu o canavar olmadan yaşayabilmek için ödemen gereken sadece küçük bir bedel.A small price to pay to cure your friend and live a life free of a monster.
Artık, bir kez olsun gerçek bir hayat yaşayabilmek için ilerleyebilir ve bunu daha iyi yapacak olan insanlara bir yol gösterebiliriz.Now we can move forward... to live once for real... and then give way to people who might do it better.
"Adım olmadan nasıl yaşayabilirim?"( door buzzes ) "how may I live without my name?
"Bununla yaşayabilirim." dedim.I said, "I can live with that."
"Güzel bir dairesi ve gür saçları vardı." Biraz tavşan dişliydi ama bunlarla yaşayabilirim!"He had a nice flat, all his own hair, so frankly, a couple of tusks, I can live with!"
"Om" ve "Prakash" ile yaşayabilirim, ama "Makhija" adım olarak kaldığı, sürece asla bir yıldız olamam.I can live with "Om" and "Prakash", but with "Makhija" as my name, I can never become a hero.
"Sanatımla sonsuza dek yaşayabilirim, hayatımla değil.""I could always live in my art, but never in my life. "
- ...ailenin eski evinde yaşayabilirsin.Then you could live in your ancestral home again. No.
- ...benimle yaşayabilirsin.- You can come live with me.
- Ama ben olmadan yaşayabilirsin .- but I know you can live without me.
- Anne, nasıl böyle yaşayabilirsin ?- mom,how can you live like this?
- Ayaksız ya da kolsuz yaşayabilirsin.- You can live without a leg or arm.
Bay Jensen, şizofreni hastaları da normal bir hayat yaşayabilir.Mr. Jensen, schizophrenics can live normal lives.
Biri sadece yakın arkadaşlarıyla uyum içinde olursa ve aldıkları kararlara saygı gösterirse huzur içinde yaşayabilir.One lives in peace... when one is in harmony with one's close friends, when one respects an agreement.
Bu bitki sonsuza kadar yaşayabilir.It lives forever.
Bu esnada daimi oturma izni olan I-130 için başvururken Chicago'da yaşayan en yakın akrabası Ernesto Amcası'nın yanında yaşayabilir.And since her closest relative, her Uncle Ernesto, lives here in Chicago, she could live with him while she applies for the I-130 for permanent residence.
Böylece insanlar, bu piçler ailelerimizin içine uyuşturucu sokmadan hayatlarını yaşayabilir.So the people round here can live their lives without worrying about the bastards pushing drugs at our families.
O zaman yaşayabileceğim, hücre yapınızdan kromozom dizilişinize kadar aynı.Then I will live as one, even to the structure of your cells, the arrangement of chromosomes.
Sensiz bu kadar zaman nasıl yaşayabildim ben?How could I have lived so long without you?

More Turkish verbs

Related

Not found
We have none.

Similar

Not found
We have none.

Similar but longer

Not found
We have none.

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'live':

None found.
Learning languages?