"Karalamak, küçümsemek veya itibarını zedelemek amacıyla Birleşik Devletler hükümeti aleyhine konuşmak veya bir şeyler yayımlamak suç teşkil etmelidir." | "It shall be a crime to utter or publish writings against the government of the United States with intent to defame or bring it into contempt or disrepute." |
- Maalesef yayımlamak zorundayım. | You cannot publish it. I fear I must. |
Ama kimse yazdıklarını yayımlamak istemiyor. | But, of course, nobody wants to publish it. |
Ama yayımlamak istemediler. | But they don't want to publish it. |
Ayrıca benden önce yayımlamak istiyor, işte sebep. | Plus she wants to publish first, so she has a motive. |
Bir ilan yapıp isimsiz yayımlarım. | I'll take a flier and publish anonymously. |
Kitaplar, video-kitaplar, sesli kitaplar yayımlarım. | I publish books, video-books, audio-books, books... |
Yalnızca haber yayımlarım. | I just publish it. |
Yazın bir kitaba başlar ilkbaharda bitirir yayımlarım. | I start a book in the summer and publish it the following spring. |
"Sana söylemeyeceğim" dedi, "fikrimi çalıp yayımlarsın". | And he says, "I'm not telling you, you'll steal my idea and publish it." |
Bence daha yüksek sınıf yayımlar yapan birilerini denemelisiniz. | I think you ought to try it out on someone who publishes higher class stuff. |
Rupert sadece kendi sevdiği kitapları yayımlar. Genellikle felsefeyle ilgili. | Rupert only publishes books he likes, usually philosophy. |
Dağcılıkla ilgili rehber kitaplar yazıp, yayımladım. | I published a climbers' magazine. |
Yakın zamanda, evreni Tanrı'nın yaratıp yaratmadığı sorusunun yöneltildiği bir kitap yayımladım. | l recently published a book that asked if God created the Universe. |