- Çünkü dudaklarına yapışmak istiyorum, bebeğim. | - Because, I want to stick to your lips, baby. |
Bazı tırmanıcılar ağaçlara yapışmak yerine sivri pençeler kullanır. | Instead of sticking to the trees, some climbers use sharp claws. |
Eğer bir gece turu istiyorsan... Gabbe'ye yapışmak istiyorsun.. | If you'd like a nightclub tour, then stick to Gabbe. |
Hep kendimle, dansıma yapışmak zorunda kalacağım | ♪ A ll by myself I'll have to stick to my dancing ♪ |
Yani... tıpkı Jabba the Hutt'a yapışmak gibi. | I mean, it's... it's literally like trying to stick Jabba the Hut. |
-Duvara bile yapışırım. | - It sticks to the wool. |
Bir berber buldum mu, ona yapışırım. | Once l find a barber, l stick with him. |
Sana bir şey söyleyeyim. Sevdiğim birşey bulduğumda, ona yapışırım. | When I find something I like, I stick with it. |
Bir darbeyle kertenkele gibi duvara yapışırsın. | One punch, and you'll stick to the wall like a lizard! |
Ama değil diğer , çamurluk bir tarafı için mıknatıs yapışır. | The magnet sticks to one side of the fender, but not the other. |
Badem ezmesi yaşlıların dişlerine yapışır. | Marzipan sticks to their teeth. |
Bak, reçine çok pistir, yapışkanlaşır, ellerine yapışır, tırnaklarının altına girer. | See, rosin's very messy, it gets sticky, sticks on your hands, gets underneath your fingernails. |
Bana yaptığı gibi Elbisesini kendi grubu kadar yapışır asla! | He never sticks his band up her dress like he does to me! |
Bilirsin, her şeye yapışır. | - You know, sticks to everything. |
- Hayır, onların beyinlerine yapışacağım vajinalarına değil. | No, I will stick to being the brains... - not the bajingo. |