Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
- Burası yakınlaştırmak için, değil mi? | - This is the zoom, right? - Yeah. |
Başını bu kadar yakınlaştırmak zorunda mı? | Does her head have to zoom so big? |
Beni yakınlaştırmak Let | Let me zoom in. |
Can you zoom in his hands? - Eğer elinde yakınlaştırmak miyim? | Can you zoom in his hands? |
Görüntüyü yakınlaştırmak için, "Eyy" diyeceksin. | To zoom in, you go, "Ayyy!" |
Taradım, yakınlaştırdım ve ışığı artırdım. | I scanned, zoomed and improved the contrast. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
Dutch | inzoomen, zoomen | English | zoom |
Estonian | suumima | Finnish | zoomata |
German | zoomen | Italian | cabrare, zoomare, zummare |
Lithuanian | artinti | Norwegian | zoome |
Persian | زوم کردن | Swedish | zooma |