! Zatürreye mi yakalanmak istiyorsun? ! | You want to catch pneumonia? |
# Ve yakalayamazsın, ama yakalanmak da istemezsin # | ♪ and you can't catch but don't wanna be caught ♪ |
- Kraken'a yakalanmak istemeyiz. | -We don't want the kraken to catch us. |
- Tamam, peki Barr yakalanmak istedi ve senin yakalamanı istedi. | Okay. So Barr, he wanted to get caught and he wanted you to catch him. |
Biri bunu açıkta yapan adamın hizmetçisi tarafından yakalanmak istediğini söylesin. | Some might say that a guy who does this out in the open wants his housekeeper to catch him. |
Ama beni yakalamak istediklerinde yakalanırım. | But when they want to catch me, I'll be caught. |
Umarım ben de yakalanırım. | I hope I catch it. |
Almanlara yakalanırsın Bir mayına basarsın. | The Germans can catch you. You can trip over a mine. |
Dert ettiğin buysa, inşallah yakalanırsın.. | Well, if that's the case I hope they will catch you. |
Habersiz yakalanırsın ona, farkında olmadan. | You catch it unawares, without expecting it. |
Kuyruğun büyürse yakalanırsın derler. | Long tails are easy to catch. |
Otobüste, her zaman kolay yakalanırsın. | You could always catch a bus. |
Louisianalı her çocuk politika hastalığına yakalanır. | Every Louisiana boy catches politics like a disease. |
Tom ağın ucundayken, Julia'nın sayfaları yakalanır. | Tom's in a holding pattern while Julia catches up with her pages. |
"Öyle bir yakalandım ki, kurtulamıyorum." | # I'm caught in a pattern and I can't escape # |
- Ama yakalandım. | - But you got caught. |
- Araba çalarken yakalandım. | - Oh, I got caught nicking a car. |
- Ben yakalandım, sen yakalanmadın! | - I got caught and you didn't! |
- Evet, ben de yakalandım ona. | - Yeah, caught a whiff of that. |