| - Sana ulaşabilmek için ilk fırsatım buydu. | - This is the first time I could reach you. |
| Ama sen Jonathan, sen bir yaşamda öylesine çok şey öğrendin ki buraya ulaşabilmek için binlerce yaşamdan geçmek zorunda kalmadın. | But you, Jonathan, learned so much at one time that you didn't have to go through 1 00 lives to reach this one. |
| Amacıma ulaşabilmek için hızlı olmalıyım. | The sooner to reach the goal. |
| Anavatanımızın askeri ihtişamını, doğuda ve batıda ilan eden bir savaş lideri. Bu hedeflere ulaşabilmek için, tüm Rusya'nın Çarı olarak taç giyen ilk lider. | a warlord who heralded the military glory of our Motherland throughout the Orient and the Occident, the first ruler who, in order to reach these great goals, had crowned himself Tsar of All the Russias. |
| Babası Kale'nin sahibi oluyor ama kıza ulaşabilmek için en iyi şansımız bu. | Her father actually owns The Castle, but it's our best chance to reach her. |
| "Bayan Brochant'ın arkadaşıyım, O'na nasıl ulaşabilirim?" derim. | I say: "I'm a friend of Mrs. Brochant, where can I reach her?" |
| "Size para bozdurmak için nasıl ulaşabilirim?" dedi o. | "How can I reach you to cash it?" she asks. |
| "Yardımcı yazar, Christine Le Guirrec'e nasıl ulaşabilirim?" diye soracaksın. | You'll say: "How can I reach your co-author, Christine Le Guirrec?" |
| "Yardımcı yazar, Christine Le Guirrec'e nasıl ulaşabilirim?" diye soracağım. | I say: "How can I reach your co-author, Christine Le Guirrec?" |
| #Ne olursa olsun maceraya ulaşabilirim# | Doing whatever I please Now that adventure is within reach |
| - Bana büromdan ulaşabilirsin. | - You can reach me at the office. |
| - Bana hastaneden ulaşabilirsin. | -You can reach me at the hospital. |
| - Belki ona ulaşabilirsin. | - You could reach him. |
| - Onlara sen de ulaşabilirsin. | I think you can reach them yourself. |
| -Evet bitti. Fakat ilginç herhangi bir şey olursa burada bize ulaşabilirsin. | -Yeah, we're finished, but if anything funny happens, you can always reach us here. |
| Işıl ışıl bir galaksi olan Samanyolu'nun ışığının çok azı bize ulaşabilir. | It's surprising how little of the light... from our rather luminous Milky Way galaxy reaches us. |
| Ve ancak o zaman dağ canlıları daha yükseklere ulaşabilir. | Only now can mountaineers reclaim the upper reaches. |
| Öyle olsa bile, yıldızların sadece bir bölümü ihtiyaç duyulan ekstrem sıcaklığa ulaşabilir. | Even then, only a fraction of the star reaches the extreme temperatures necessary. |
| Black Donnie'ye ulaşabildim. | Boss, I reached out to Black Donnie. |
