Araba bana alışmak, sabrım ise tükenmek üzere. | The car's nearly run in and my patience nearly run out. |
Evet, Burns'ün zamanı tükenmek üzere. | Yeah, well, the clock's about to run out on Burns. |
Evet, şansınız tükenmek üzere. | Yeah, well, your luck's about to run out. |
Rebecca, dayın uzun bir yoldan geçti ama şansı tükenmek üzere. | Rebecca, your uncle has had a long run... But his luck's about to run out. |
Sabrım tükenmek üzere, Martion. | My patience has run out, Martian. |
Ama bazen şansın tükenir. | But sometimes, your luck just runs out. |
Ama şans tükenir. | But luck runs out. |
Bazen şansın tükenir. | Sometimes your luck just runs out. |
Fakat zamanla bu bile tükenir ve karanlıklar ailesinde kanın sudan farkı yerde kalmamasıdır. | But even that, in time, runs out and then in the family of darkness, blood will prove thicker than water can ever be. |
Ki, bazen bütün şansımız tükenir... Yeri daha derinden kazmayı arzu etmemiz gerekebilir... Kaderin üzerine gözlerini dikip bir kilim edasıyla yalan sölemek. | So, sometimes when your luck runs out... you gotta be willing to dig down deep... stare fortune in the face and lie like a rug. |
Bittim ben, tükendim. | I ran out. I ran out. |