| Beklenmedik bir anda onlara toslamak istemeyiz. | We don't want to bump into them unexpectedly. |
| Birine toslamak istemem. | I wouldn't want to bump into one. |
| Pasaport ve adli sicile gideceğim... ve ona toslamak istemiyorum. | I'll go to Passports and Criminal Records and I'd rather not bump into him. |
| Bazen doğaçlama plan yaptığında tümseğe toslarsın. | When you improvise a plan, sometimes you hit a speed bump. |
| Ben sana tosladım. | I bumped into you. |
| Bildiğin tosladım ona. | Jesus! I mean, literally bumped into him. |
| Bir keresinde pasajın içinde yürürken kazayla bir kıza tosladım. | Once I am walking through an arcade. I accidently bumped into a girl. |
| Bir yere tosladım. | I must have bumped into something. |
| Bunlara tosladım. | I bumped into these guys. |
