| " Hayır, teşekkür ederim. | "No, thank you. |
| """Teşekkür ederim, teşekkür ederim, Sam ben.""" | "Thank you, thank you, Sam I am." |
| "...kurtardığın için teşekkür ederim" yemeği demek istiyorum. | "thank you for saving my daughter from becoming a coyote dinner" dinner. |
| "...teşekkür ederim." | "thank you." |
| "...ve bana vermiş olduğun şey için sana teşekkür ederim." | "...and I thank you for what you have given me." |
| - Sen olsan nasıl teşekkür edersin? | - Well, how would you say thank you? |
| Ama çoğu gün onlarla geçirdiğin her dakika için teşekkür edersin. | But most days... you thank your stars... for every minute you got with them. |
| Benim geldiğim yerde, birisi kaybettiğin bir cüzdanı bulup getirdiğinde ona teşekkür edersin. | Where I come from, somebody returns a wallet you lost, you say thank you. |
| Biri sana bir iyilik yaptığında sadece teşekkür edersin. | You know, normally when somebody does something nice for you, you just say thank you. |
| Birisi sana bir şey verince sen de teşekkür edersin. | If someone gives you something, you say thank you. |
| "Kraliyet boynuzlusu" bu imkan için teşekkür eder. | The "royal cuckold" thanks you for this opportunity. |
| - Ayrıca Şeytan çok teşekkür eder. | And the devil thanks you kindly. |
| - Söyledi. Defiance şehri hizmetlerin için teşekkür eder. | Defiance thanks you for your service. |
| Bir katili bulduğun zaman, ceset sana teşekkür eder. | The corpse thanks you when you find the killer. |
| Cesur askerler tüm Hartland size teşekkür eder ve cesaretiniz için saygılarını sunar. | Brave soldiers, all of Hartland thanks you and honors you for your courage! |
