"'Ben, büyük bir Kafkas tepesi, güneş ışınlarına ve öfkeli fırtınalara karşı koyarım. | "'I, a huge Caucasian peak, defy the sun's rays "'and raging storms. |
(*Dünyanın 2.yüksek tepesi) Bill düzenli olarak tırmanış yapardı, yılda pek çok zirve noktasına. | Bill climbed regularly, several peaks a year. |
- Battaniye, dağ tepesi şeklindeydi. | - The blanket, it... it had this mountain peak on it. |
..saç tepesi Justin Theroux gibi. -%100. | - widow's peak like Justin Theroux. - 100%. |
Arizona'daki kitt tepesi gözlemevinde güneş astronomu Matt Penn bu güneş yüzeyi üzerinde çalışıyor. | At kitt peak observatory in arizona, Solar astronomer matt penn studies this solar surface |