Get a Turkish Tutor
to sweeten
Anlaşmayı tatlandırmak için bir şey.
Something to sweeten the deal.
Bu korkunç geceyi tatlandırmak için.
To sweeten up this disastrous night.
Erkeğin yalan söyleyen dudaklarını tatlandırmak için!
To sweeten men's lying lips.
Evet, hardal tohumuna bulayıp tatlandırmak için şıraya yatırırım.
Yeah, I dress it up in mustard seed, soak it in cider to sweeten the taste.
Evet,tatlandırmak için.
Yeah, to sweeten it.
"Masumiyet tatlandırır meşum son nefesimi
"Innocence sweetens my last black breath
Korku kanı daha da tatlandırır.
Luis fear only sweetens the blood.
Senin mantarlarını, senin kaba yoncalarını, senin ıspanağını aldım, ve bunları meyve kurusuyla tatlandırdım.
You got your mushrooms, your alfalfa sprouts, your spinach, and I had it sweetened with fruit reduction.