Speak any language with confidence

Take our quick quiz to start your journey to fluency today!

Get started

Taşımak (to carry) conjugation

Turkish
19 examples
This verb can also mean the following: possess, have, keep, transport from one place to another, endure, hold up, support, bear, put up with
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present tense
taşırım
taşırsın
taşır
taşırız
taşırsınız
taşırlar
Past tense
taşıdım
taşıdın
taşıdı
taşıdık
taşıdınız
taşıdılar
Future tense
taşıyacağım
taşıyacaksın
taşıyacak
taşıyacağız
taşıyacaksınız
taşıyacaklar
Present continuous tense
taşıyorum
taşıyorsun
taşıyor
taşıyoruz
taşıyorsunuz
taşıyorlar
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous tense
taşıyordum
taşıyordun
taşıyordu
taşıyorduk
taşıyordunuz
taşıyorlardı
Present negative tense
taşımam
taşımazsın
taşımaz
taşımayız
taşımazsınız
taşımazlar
Present continuous negative tense
taşımıyorum
taşımıyorsun
taşımıyor
taşımıyoruz
taşımıyorsunuz
taşımıyorlar
Past negative tense
taşımadım
taşımadın
taşımadı
taşımadık
taşımadınız
taşımadılar
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous negative tense
taşımıyordum
taşımıyordun
taşımıyordu
taşımıyorduk
taşımıyordunuz
taşımıyordular
Future negative tense
taşımayacağım
taşımayacaksın
taşımayacak
taşımayacağız
taşımayacaksınız
taşımayacaklar
Present interrogative tense
taşır mıyım?
taşır mısın?
taşır mı?
taşır mıyız?
taşır mısınız?
taşırlar mı?
Present continuous interrogative tense
taşıyor muyum?
taşıyor musun?
taşıyor mu?
taşıyor muyuz?
taşıyor musunuz?
taşıyorlar mı?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past interrogative tense
taşıdım mı?
taşıdın mı?
taşıdı mı?
taşıdık mı?
taşıdınız mı?
taşıdılar mı?
Past continuous interrogative tense
taşıyor muydum?
taşıyor muydun?
taşıyor muydu?
taşıyor muyduk?
taşıyor muydunuz?
taşıyorlar mıydı?
Future interrogative tense
taşıyacak mıyım?
taşıyacak mısın?
taşıyacak mı?
taşıyacak mıyız?
taşıyacak mısınız?
taşıyacaklar mı?
Present negative interrogative tense
taşımaz mıyım?
taşımaz mısın?
taşımaz mı?
taşımaz mıyız?
taşımaz mısınız?
taşımazlar mı?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present continuous negative interrogative tense
taşımıyor muyum?
taşımıyor musun?
taşımıyor mu?
taşımıyor muyuz?
taşımıyor musunuz?
taşımıyorlar mı?
Past negative interrogative tense
taşımadım mı?
taşımadın mı?
taşımadı mı?
taşımadık mı?
taşımadınız mı?
taşımadılar mı?
Past continuous negative interrogative tense
taşımıyor muydum?
taşımıyor muydun?
taşımıyor muydu?
taşımıyor muyduk?
taşımıyor muydunuz?
taşımıyorlar mıydı?
Future negative interrogative tense
taşımayacak mıyım?
taşımayacak mısın?
taşımayacak mı?
taşımayacak mıyız?
taşımayacak mısınız?
taşımayacaklar mı?

Examples of taşımak

Example in TurkishTranslation in English
"Babe the Blue Ox'un, Paul Bunyan'ın tomruklarını taşımak için bol miktarda kalsiyuma ihtiyacı var..."Babe the Blue Ox needs lots of calcium to carry Paul Bunyan's lumber...
"Birilerini öldürmek için silah taşımak zorunda değilsin" demişti. - Anlamadım."you don't have to carry a gun to kill someone".
"Gerçek Kimlik" kanununu kabul etti ve Mayıs 2008'de hayata geçecek projeye göre, her birimiz içinde kişisel bilgilerimizi barındıran ve taranabilir barkoda sahip bir "Federal Kimlik Kartı" taşımak zorunda kalacağız.In 2005, congress under the pretense of immigration control and the so called war on terrorism, passed the Real ID act, under which it is projected by May 2008, you will be required to carry around a Federal Identification card
"Hareket kabiliyeti" kömür taşımak üzere geliştirilmişti. Ama daha ilk seferinde insanlar, kömür vagonlarına tırmandı."Locomotion" had been built to carry coal, but on its maiden voyage, people clambered into the coal carts.
"Taraflardan ilki diğerine kendi isteğince yönetmek, yollamak,kazanç sağlamak ya da ruhunda,vücudunda ya da kanında taşımak için maksimum gücü vermektedir.""The party of the first part gives the party of the second part full power to do with him at their pleasure, to rule, send, fetch or carry him or his, be it either body, soul, flesh or blood."
"Bu kılıcı 1 5 yıl boyunca taşıdım."I have carried this sword for 15 years.
"Dokuz ay boşuna mı taşıdım seni karnımda?"l mean, you move when l say move. "Think l carried you in my body for nine months
# Arka kapıdan onu odaya kadar taşıdım... #...ve yatağıma yatırdım.And l too carried him to the room by the back door and put him ln my bed.
- Bakın, onu ta yukarı taşıdım.Look, I carried her up the stairs and everything.
- Ben elbise çantasını taşıdım.I carried the garment bag.
- Onu ben taşıyacağım.- I will carry him. - As you wish.
Afrika'nın derinliklerini aydınlatmak için o öpücüğün anısını yanımda taşıyacağım.I will carry the memory of that kiss with me to lighten the depths of Africa.
Ama seni neremde istersen orada taşıyacağım.But, I will carry you wherever you want.
Aşkım, sevgili aşkım, seni mezara dek kalbimde taşıyacağım.My love, oh, my love, to my grave I will carry you in my heart.
85 gramdan fazla sıvı taşıyorum.Well, I am carrying more than three ounces of liquid.
Babası kendi öz kardeşim olan piç bir çocuğu içimde taşıyorum.l am carrying a bastard child fathered by my own brother.
Bebeği burada taşımıyor olabilirim ama kesinlikle burada taşıyorum.I may not be carrying the baby here, but I most certainly am carrying it here.
Ben bir çocuk taşıyorum.I am carrying a child.
Bende kargo taşıyorum.I am carrying cargo.

More Turkish verbs

Related

Not found
We have none.

Similar

Not found
We have none.

Similar but longer

Not found
We have none.

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'carry':

None found.