"Dostum, bence Tanrı seni buraya benim inancımı sınamak için koymuş!" | He says: "Dinosaur fossils? God put those there to test our faith!" |
# Yoksa aşkımı sınamak için mi böyle yapıyorsun? | Are you testing me because you doubt me? |
- Aslında niyetim yeteneğimi sınamak. | No, I just want to test my ability. |
- Beni sınamak istemezsin. | You do not want to test me. |
- Beni sınamak mı istiyorsun? | - You wanna test me? |
Ben herkesi sınarım Hakeem. | I test everybody, Hakeem. |
Sadece kendimi sınarım. | I'm testing myself. |
Mayolu ön elemede toplam puanın % 15'i alınır ve bu hoş bayanların zarafetini atletik özelliklerini ve duruşlarını sınar. , | The Swimsuit Preliminary accounts for 15% of the total score and tests the grace, athleticism and poise of each lovely woman. |
Tanrı bizi sınar. | God tests us. |
Tanrı, içimizdeki inancı sınar. | God tests the faith in us all, son. |
Ölümden kurtulup, zamanla ayrı kalan, aşkın zincirlerini sınar. | Surviving death, separated by time, tests the bonds of love. |
- Hayır, ben onları sınadım. | No, I already tested the boundaries. |
Açığa çıkmaları için onları sınadım ama sizin çıkarlarınıza ters düşecekse verdiğim sözü tutmam beklenemez. | I tested them to lure them out. But I could not be bound to any vow that might harm your interests. |
Ben gücümü Thor'a karşı sınadım. | I have tested my might against Thor's. |
Bir öğrencinin Atılgan'ın Mintaka III'e yaptığı... ziyaretten haberdar olmasını pek olası görmedim ve seni sınadım. | l found it unlikely that a cadet would know of the Enterprise's visit to Mintaka lll, so l tested you. |
Dartların gücünü bugün sınadım | I tested the power of the dart today |
Ben sınıyorum. | I am testing it. |