Aynı zamanda düğün renklerim. | They're my wedding colors. |
Bu, benim takımım... ve benim renklerim ve bu... Stallions. | Um, this is my team... and it's my colors and it's, um... the Stallions. |
Elli sene süren mücadelemin sonunda bu düzlükler benim oldu ve renklerim ana kalenin tepesinde dalgalanmaya başladı. | For 50 years I waged war... and at last made the entire region my domain. I hoisted the Ichimonji colors atop that great castle. |
Işık gösterisinde bana ateş eden renklerim vardı sanki. | It just had all these colors just, like, shooting at me in a light show. |
Kırmızı ve yeşil benim renklerim, düğünü Yılbaşında yapacağız. | Red and green are my colors, so we're gonna do Christmas. |
" Hemen yanında otomatik çamaşır yıkama ve kurutma makinesi, renkler asorti... | Right next to that, an automatic washer and dryer, all in matching colors. |
"Gece kadar ıssız bir yalnızlıkta, ucu bucağı olmayan bir aydınlıkta sesler, renkler, güzel kokular kaynaştığında..." | "In a deep oneness, as wide as the night, like an endless brightness, - so do sounds, colors, fragrances correspond..." |
"Getirdiğin renkler" | "The colors that you bring" |
"Korumamızın yararı için yemeklerimiz doğal renklerden oluşmaktadır. Bu yüzden müşterilerimizden sadece koyu renkler giymelerini rica ederiz." | "In the interest of protecting our food's natural color palette, we kindly request that all of our guests wear only dark colors." |
"Uçan renkler" | Flying colors. |