- Ta ki bunu raporlamak isteyene kadar. | ~ Till she felt she had to report it. |
Ama gerçek bir teklif olmadığından dolayı raporlamak için ufak bir şey. | But since it am no actual offer, there am little to report. |
Benim hareketlerimi raporlamak zorunda hissettiğini biliyorum, haklısın da ama yine de gerektiğinde sadakâtına güvenebileceğimi düşünüyorum. | I know you felt obligated to report my prior activities-- and rightly so-- but i would still like to think that I can count on your loyalty when I ask for it. |
Birisi bunu raporlamak zorunda. | Somebody just has to report it. |
Bunu raporlamak benim görevim. | You realize it's my duty to make a report of this. |
- Artık günlük raporlarım mı var? | - I get daily report cards now? |
- Sadece gözlemlediğimi raporlarım. | - I just report what I observe. |
- Ya okuyucu raporlarım? | -And my circulation reports? |
Bazı masraf raporlarım için Pulitzer ödülü bile alabilirim. | I could win a Pulitzer in fiction for some of my expense reports. |
Benim lanet olası hasar raporlarım nerede? | Where the frak are my damage reports? |
"Bir centilmen iyileşmesini gösteren raporlar talep etti." | "A gentleman desires any reports leading to its recovery." |
"Enflasyonun arttığını gösteren yaygın raporlar var." | 'There are widespread reports that inflation is up...' |
"Siyeç" dedikleri köylerden yüzlercesi, binlercesi hakkında... raporlar alıyorum. | I'm getting reports of hundreds, perhaps thousands, in villages what they call "sietches". |
- Bunu raporlayacağım. | - I will report this. |