"Buralarda" dediğin yer Rodos adası büyüklüğünde olunca paniklemek bence çok iyi olur. | Yeah, well since "here" is about the size of Rhode Island, I'd say it's a pretty good reason to panic. |
"Hayatımla yüzleşirken" "Tüm yapabildiğim paniklemek," | In the face of my life all I can do is panic, such is my useless and pathetic youth |
Baba, paniklemek iyidir. | Dad, panic is good. |
Dostum paniklemek işe yaramaz. | Hey, man, panicking never works. |
L-l-I'm Ben de paniklemek üzereydim. | L-l-I'm prone to panicking. |
Ama sahneyi çekemezsem paniklerim. | When I see the scene's bad, I panic. |
Belki paniklerim. | - I may panic. |
Eve gelince sessizce paniklerim, çünkü mümkün olduğunca iyi ve hızlı olmalıyım, çünkü her an telefon çalacak ve sürem dolacak. Abby'de de işte bu paniği gördüm. | I'm in this silent panic because I know that I have to be as good as I can as fast as I can, because any minute the phone is gonna ring and my time is up, and that panic is exactly what I saw in abby. |
Sen paniklersen, ben de paniklerim. | No! Don't panic. |
Hep paniklersin ama sonra başarırsın. | You always panic, but then you succeed. |
Siz paniklersin, cesedi saklarsınız sonra sizden biri onun ailesiyle bir yerde görüşür. | You panic, hide the body... then one of you sees his parents somewhere. |
Önce paniklersin. | First there's panic. |
- Herkes panikler. Sen paniklemedin mi? | Everybody panics before they get married. |
Annem benden 6 ay haber alamasın hemen panikler. | My Mom panics when she doesn't hear from me for six months. |
Annen...annen kendini kabul ettirmek için tüm imkanları zorlar ama bunu başardı mı da panikler. Adil değil. | Your... your mom, you know, she fights to push her way in, but then when she gets there, she panics. |
Bir çok insan kan görünce panikler. | Blood panics most people. |
Bu noktada panikler ve Bayan Reardon'ı çöp fırını kanalına düşürür. | At which point, he panics and throws Ms Reardon down the incinerator chute. |
"Beraber bir yerlere gitmek ister misin?" dedi ve ben de panikledim. | She said, "do you want to get together?" And I panicked. |
"panikledim." | "panicked." |
- Afedersin, panikledim işte. | - Sorry, I just panicked there. |
- Affedersin, panikledim birden. | Why would you do that? I panicked. |
- Ah, ve ben panikledim. | - Oh, and I panicked. |