" Jane Austen'in tüm kitaplarını okumak için ölen bir adam. " | "There's a man who is dying to read every book Jane Austen ever wrote. " |
" Satır aralarında okumak için değil " | ¶ not to read in between the lines ¶ |
"Amontillado Fıçısı"nı ilk kez okumak için neler vermezdim. | What I wouldn't give to read "The Cask of Amontillado" for the first time... |
"Ayrıca dediğine göre okula gitmek, öğrenmek ve okumak için vaktimiz olacakmış." | "Dad says we'll also have more time for school, learning, reading." |
"Babacığım, bu elektrik lambasıyla okumak çok kolay." | "Hey, Daddy, this is easy to read with all this light." |
"Dudak okurum. | "I can read lips. |
"Onu anmak için sizin mektubunuzu okurum." | "I can always read your letter, and that will bring him back." |
"Sayın Editör, altı yıldır derginizi okurum. | "Dear Editor, I read your magazine for six years. |
"Sel" yazar "kel" okurum ve "kızarmış" yazar "ağarmış" okurum. | And for "flood" I read "blood" and for "red"... "dead". |
"Sonra oturup New York Times'ımı okurum. | Then, I sit down and read NY Times. |
"B" ve "a" "ba" okunur, "b" ve "e" "bi" okunur "i" ile "bi" ya da "bai" okursun, "o" ile "bou" okuruz... | "B" and "a" reads "ba", "b" and "e" reads "bi" with "i", you say "bi" or "bai", with "o" we say "bou"... |
"Tutkulu öpücükler. Umarım dudaklarınla okursun." | "Passionate kisses I hope you will read with your lips". |
- Bunu nasıl bilirsin? -Sen kitapları okursun, bense insanları. | - You read books, I read people. |
- Dergiyi arabada okursun. | - You can read your magazine in the car. |
- Gazete de okursun. | - You'll read all about it in the papers. |
"Gelip bana, kafiyeli şiirler okur sürekli öpüşürdük sonra da Napoli'ye seksen yaşındaki salak kocamın yanına dönerim. | "He arrives, reads me his poetry of rhymed couplets... we'll kiss each other all over... then I'll return to my 80-year-old... asinine Bourbon husband in Naples". |
"Herkes okur,'Vanity Fair've 'Copy-Cat' hikayelerinin hepsini okur ama kimse insanlar üzerinde nasıI bir etkinin oluştuğunu düşünmez. " | -- "People reads various stories on 'Vanity Fair' or 'Copycat' but nobody thinks effect on persons to whom is happening. " |
"Müzik okur. | "She reads music. |
- Ansiklopedi mi okur? | - He reads encyclopedias? |
- Evet, o çok okur. | - Yeah, she reads a bunch. |
! Dünkü yazınızı okudum. | I read your article yesterday. |
"...en hızlı büyüyen firması." Evet, ben de onu okudum. | "...firm in the business." Yes, l read that article too. |
"A" ile başlayan tüm yazarları okudum. | Well, I've read all the authors beginning with "A" |
"Aldığınız olumlu eleştiriyi okudum." | "I read your good review. " |
"American Boy dergişini okudum varoşlarda İzci Çocukoldum | I read The American Boy magazine and became a Boy Scout in the suburbs |
- Ben okuyacağım ve sende yorum yapacaksın. | - I will read and then you will say no. |
- Sana bir masal okuyacağım. | I will read you a bedtime story. |
- Söz, kanıt raporunu okuyacağım. | I promise I will read your evidence report. |
Ama ayrılmadan önce, ona ABC'nin F'sine kadar okuyacağım. | But before leaving, I will read her A B C till F. |
Ama ciddiyetimi görüyor ve onları okuyacağım. | But he sees I'm serious. And I will read them. |
- Arılar hakkındakileri de okuyorum. | - I am reading about the bees as well. |
- Ben okuyorum. | I am reading. |
- Ben sana kitapta yazanı okuyorum. | - I am reading you what is written. |
- Hayır, daha okuyorum. | No. I am reading it. |
Bay Tooms'la, Druid Hills Sanitaryumu'nda yaptığım bir konuşmadan notları sizlere okuyorum. | l am reading from a recent interview l did with Mr Tooms at the Druid Hill Sanitarium. |