| Bu gezinin tek amacı geçtiğimiz sene beni destekleyen vekilleri mükâfatlandırmak değil, bunu düzenleyen tek kişi ben değilim. | This trip wasn't purely arranged to reward those MPs who have supported me in the past year, nor am I the only sponsor. |
| Bu sene yılbaşı ikramiyelerini tevzî etmeyi tasarlıyorduk ancak, ...ortaklar fevkalâde fedâkârca bir davranış nevi arz ederek yıl boyunca oldukça muvaffakiyetli iş çıkaran çalışanlarını mükâfatlandırmak gayesiyle şahsî paylarından ferâgat ettiler. | It am our plan to distribute Christmas bonuses this year, but quite selflessly the partners have elected to forego their share in the interests of rewarding the staff for a job well done. |
| Ve çoğu insanın aksine mükâfatlandırmak isterim. | And unlike most people, I have the means to reward it. |
| Sizi mükâfatlandırdım, Sör Doktor. Ve şimdi bu imparatorluktan sürgün edildiniz, asla dönmemek üzere. | I have rewarded you, Sir Doctor, and now you are exiled from this Empire, never to return. |
