"Seni daha iyi koklamak için!" | "All the better to smell you with!" |
- ...koklamak. | Grandma smelled. |
- Arabayı koklamak zorundasınız. | - You gotta smell the car. |
- Bir şey koklamak ister misin? | - Hey, you wanna smell something? |
- Boynunu mu koklamak istedin? | To smell her neck? |
- Tamam, çoraplarını koklarım. | - Okay, I'll smell the socks. |
-Hayır abi, ben samanı koklarım. | I can smell the hay. |
Bazen dışarı çıkar, koklarım. | Sometimes l go out and l smell it. |
Bazen mahkûmlar sigara saklar ben de kıyafetlerini koklarım. | Sometimes the inmates sneak cigarettes, so I smell their clothes and... |
Bazen onları alır ve koklarım. | Sometimes I take them out and smell them. |
Babanın sekreterini daha sonra koklarsın, canım. | Honey, you're gonna have to smell Daddy's receptionist some other time. |
Eğilip koklarsın. | You lean in and you smell it. |
Her daim parmaklarını koklarsın sen. | You're always smelling your fingers. |
Mesela birinin "bu tuhaf mı kokuyor?" demesi gibi. Sonra sana uzatır, sen de eğilir ve koklarsın. | It's like if somebody says, "Does this smell weird to you?" and they put it out, you lean in and you smell it. |
Onu koklarsın. | You smell her. |
O küçük sevimli burnuyla herşeyi koklar. | He smells everything with his little cute nose... |
Saçımı koklar. | And, erm, she smells my hair. |
İnsanlar her zaman garip kokular koklar, hatta öyle bir koku olmasa bile. | People smell strange smells all the time. They don't even exist. |
"Ben kokladım, sen kokladın, nasıl kokması gerekiyordu?" | "I smelled it, you smelled it, what is it supposed to smell like?" |
"Çiy'ini kokladım"? | "I smelled its dew"? |
Ayrıca... 18 farklı parfüm kokladım, ...dokuz farklı pasta tattım, hepsinin tadı aynıydı. | I have... I've smelled 18 different perfumes, I've sampled nine different slices of cake, which all tasted identical. |
Ben de gömleğini kokladım iğrenç kokuyordu. | And it smelled awful. |
Ben de kokladım ve uzaklaştırılmaları gerektiği kararına vardım. | I,too,smelled them d made the choice that they must be thrown away. |