- Aklımı kaçırmak üzereyim. | Yeah, well, I haven't had time to catch my breath. |
- Millie, kasaba dedikodularını kaçırmak istemiyorum. | - Millie, I want to catch up on the town gossip. |
- Moskova uçağını kaçırmak istemiyorum. | In order for me to catch the plane to Moscow. |
- Neredeyse treni kaçırmak üzeresiniz. | - You can just barely catch the boat train. |
Ashton Kutcher'ın yeni dizisini kaçırmak istemiyorum. | I want to catch that new Ashton Kutcher show. |
Otobüsü kaçırırım. | Well, I got a bus to catch. |
Nasıl bir şeyi kaydettiğinde birinin sırtı araya girer ya da komik bir şey yakalamak için atlar zıplarsın ve olayı kaçırırsın ya? | Okay, look, you know how, when you record something, you always end up on somebody's back or -- or you swish over to catch something funny and -- and you miss it? |
Yani, oraya git ve yakalarsan yakalarsın, kaçırırsan kaçırırsın. | So just go on out there... and what you catch you catch and what you miss you miss. |
Önce ben yetişirsem, kaçırırsın. | Not if I catch it first. |
Bugün treni kaçırdım, yukarı çıktım otobüsü yakaladım. | Today l missed a train, went outside and caught a bus. |
Quantico'da uçağı kaçırdım ama Davison'da yakaladım ve şimdi buradayım zamanında görüşme yerindeyim, bırak da işimi yapayım. | Okay, I missed the flight at Quantico but I caught one at Davison, now I'm here... and I'm on time for the meeting, so, let me do my job |
İlk bölümleri hep kaçırdım ama | I never caught the first couple of episodes. |