"...kalbini kazanmak için tek yol olduğunu gördü." | "were the only way to win over the headstrong Sheeba. " |
"...kan damladı tekerleklerden." "Ama, Peleus'un oğlu zafer kazanmak için bastırdı..." "...karşı koyulamaz ellerinden pıhtılaşmış kanı damlarken." | "But the son of Peleus pressed on to win glory, flecking with gore his irresistible hands." |
"...ve sene sonuna kadar mücadeleyi kazanmak için özel bir bölüm kurdu." - Ne? | "...to fight and win the battle against this disease by the year's end." |
"Ama bizi güzel konuşmalarla geri kazanmak için çok geç." Buda n...? | "But it's too late to win us back with sweet talk." |
"Baskı yapmak gibi olmasın, ama kazanmak zorundasın!" | - No pressure, but you gotta win it. |
"Belki bu defa ben kazanırım. | "Maybe this time, l'll win. |
"Hem hikâye anlatıcılığı hem de şiir alanında yakında Nobel ödülü kazanırım. | "I shall soon win the Nobel Prize "for both storytelling and poetry. |
# Hep kazanırım, kazanır, kazanır # | ♪ All I do is win, win, win ♪ |
'Ben her zaman kitleyi kazanırım.' | 'I always win an audience.' |
* Belki bu sefer, kazanırım * | Maybe this time, I'll win |
"Biraz kazanırsın, biraz kaybedersin. | "You win some, you lose some. |
"Eğer yaşıyorsan,sen kazanırsın. " | "If you live, you win," |
"Umarım kazanırsın!" | I hope you win!" |
"Ve ikincisi, ne cüretle kazanırsın?" | "And number two, how dare you win?" |
"ya sen kazanırsın ya ben kaybederim" | "You win and l lose" |
"Amerika siyah bir başkana?" Umarım Barack kazanır, dostum. | "Is America ready for a black..." I hope Barack wins, man. |
"Arabaya en az zararla... "canlı hayvanı teslim eden minivan kazanır. - Hadi ya! | "The minivan that delivers its livestock with the least damage to the car wins." Come on! |
"En hızlı turu yapan, kazanır." | "Whoever posts the fastest time wins." |
"Fıçıyı sütle ilk dolduran takım, Babe'i osteoporozdan kurtarıp, yarışmayı kazanır." | "The first team to fill their barrel with milk... and save Babe from osteoporosis wins." |
"Kasa her zaman kazanır." | "The Establishment always wins." |
"Ama haberin olsun kalbimi yeniden kazandım." | "But let me tell you, you've won my heart" |
"Attan kazandım" dedi. | - He says he won it on a horse. |
"Dünyaları kazandım ama kalbimi sana kaptırdım." | "l won the world when l lost my heart to you." |
"En Çok Değişen." ödülünü bile kazandım. | I even won an award: "Most Changed." |
- Anne! Yılın Öğrencisi Kupası'nı kazanacağım. | I will win Student of the Year trophy... |
- Ben kazanacağım... | - I will win... |
-Hayır ben kazanacağım. | Nay! I will win for you. |
Ama ben seni kazanacağım. | But I will win you. |
Ama savaşı kazanacağım. | But I will win the battle. |
Ben kazanıyorum. | I am winning. |
Böylece, sen kaybediyorsun ve ben kazanıyorum. | So, you're losing and I am winning. |
Şu anda hepsiyle bir başıma mücadele ediyorum ve kazanıyorum. | Now, I am fighting them all on my own, and I am winning. |