Get a Turkish Tutor
to redound
Ama kasabamıza Noel Ruhu'nu geri kazandırmak için yardımınız gerekli.
But we need your help to bring Christmas Spirit back to our town.
Amaç karşıdakini dövmek değil topluma kazandırmak.
The aim is not to beat up your opponent. It's to bring him into society.
Aynı tuvalet duvarlarına şirkete daha çok para kazandırmak için sayaç asması gibi.
Like he tried to put meters on the bathroom stalls as a way of bringing in more money for the company.
Bir ilişkiye bir de çocuk kazandırmak kolay iş değil.
It's not easy bringing a child into a relationship.
-Çocukla konuşmak çok şey kazandırır.
That brings us perhaps beyond.
Ama sanırım bu bize hız kazandırır.
But I think that brings us up to speed.
Bence bize kazandırır. Bu çok önemli.
I think he brings us in, which is so important.
Bu da bize yüz dolarlık soruya hak kazandırır.
Which brings us to the hundred dollar question.
Gölgeleme, nesnelere uzaklık ve derinlik kazandırır.
Shading brings distance and gives objects their depth.
- Ne? Sana para kazandırdım.
-I brought you in.
Evet biraz kazandırdım.
Yeah, I've-I've, I've brought some money in.
Geçen ay Broadbus Burger'e fazladan 10 bin dolar kazandırdım.
You know what, man? I brought in an extra ten grand last month to Broadbus Burger.
Geçen sene 2200 saat faturalandırdım, 6 yeni müşteri kazandırdım, ve tam olarak Hirsch ve Hanson'dan geçerli bir teklif aldım tahmin et ne için, ortak olmak için.
Last year I billed 2,200 hours, brought in six new clients, and got exactly one standing offer from hirsch and hanson to be, guess what, a partner.
Sana bir altın madalya kazandırdım.
What? I brought you a gold medal.