- Şuna dikkat et, kaynamak üzere. | - Watch that, will you? It's about to boil. |
Ama insanlar çalışmak, su kaynamak, o gelmek. | But, is peoples working, is water boiling is come. |
Bu su da kaynamak bilmedi. | This water is taking forever to boil. |
Herifin beyni kaynamak üzere. | This guy's brain is about to boil. |
Sana şunu söyleyeyim ki soylu kanım kaynamak üzere. | I'll tell you, my blue blood is about ready to boil. |
63.000 fitte, herhangi bir koruyucu yoksa insanın kanı kelimenin tam anlamıyla kaynar. Kaynamanın sebebi basınç olmamasıdır. | At 63,000 feet, unprotected, a man's blood actually boils because of lack of pressure. |
Beynim de çok çabuk kaynar. | And my brain boils so quickly. |
Bu yüzden Tanrı, zavallı Job'u cezalandırdı kaynar su ile vücudunu kapladı. | And so the Lord God smote poor Job with festering boils all over his body. |
Damar çeperleri kelimenin tam anlamıyla durmadan kaynar. | The vascular lining literally boils away. |
Evet. ve su 100 derecede kaynar. | Yeah. And water boils at 212 degrees Fahrenheit. |
Hem kavruldum, hem kaynadım. | I've been boiled, I've been burned, |