Ah, Daha fazla kanamak istiyorum! | Ah, I want to bleed more! |
Ben kanamak istemiyorum. | l don`t wanna bleed. |
Bütün yaptığın daktilonun başında oturmak ve kanamak. | All you do is sit down at your typewriter and bleed. |
Cevap vermemen için sebep yok. Tabii kanamak istiyorsan o ayrı | No reason not to answer, unless you wanna bleed. |
Gözlerim kanamak üzere. | My eyes are about to start bleeding. |
Bana vurursan, kanarım. | Punch me, I bleed. |
Camda yürür ve seninle ölene kadar kanarım. | I'll walk on glass and I'll bleed to death with you. |
Normalde Rus kraliyet ailesi gibi kanarım ama bugün öyle olmadı İlginç. | Normally I bleed like the Russian royal Family, but not today. |
Seni uyarıyorum benim ailem hemofolik, çok kanarım. | I warn you, my family is hemophilic. I will bleed. |
Senin için kanarım. | I'll bleed for you. |
Burada ne kadar terlersen sokakta o kadar az kanarsın. | The more you sweat here the less you'll bleed on the street. |
İktidar da kalırsa sen de kanarsın. | You will bleed if he remains in power. You've heard what the vizier said. |
- Ben... sık sık burnum kanar, o yüzden... | I'm, uh... prone to nosebleeds, so... |
- burunları kanar. | - get nosebleeds. |
Alex iyi ve Dunphy erkeklerinin burnu kanar. | She's fine, and dunphy men get nosebleeds. |
Baş çok fazla kanar. | The head bleeds a lot. |
Burnum kanar. | I get nose bleeds. |
Ben, ben, ben... ışık şeyini hayal etmiş olabilirim ama kanadım! | I, I, I... maybe I imagined the light thing, but I bled! |
Evet, kanadım! | Yes, I-I bled! |
Moya'nın içine giren bir ışık görmüş olabilirim... sanırım içimden geçti ve, ve, ve sanırım bir şekilde kanadım | I cr...could...the light that came into Moya... went through me...and, and, and it just, like I, I bled |
Onunla kanadım. | I bled beside him. |
Tekrar ediyorum, kanıyorum. | Repeat, I am bleeding. |