Get a Turkish Tutor
to break
Ama kalbim kırılmak üzere
But it's my heart that's about to break
Araba bu korkunç yolda nedensizce kırılmak zorundaydı.
The coach had to go and break down on such a terrible road for no reason.
Boynum kırılmak üzere.
You're going to break my neck.
Didi ağır—dal kırılmak—Didi tek başına kalmak.
Didi heavy—bough break—Didi alone.
Gogo hafif—dal yok kırılmak—Gogo ölmek.
Gogo light—bough not break—Gogo dead.
Ben biraz duygusal biriyim. Ayrılık yüzünden kırılırım.
I am a little emotionally broken because of the breakup.
Bu kadar bükülürsem, sonunda kırılırım.
If I try and bend that far, I'll break.
Kalçalarım çok kırılgan dokunursan kırılırım.
Hips are also fragile. If you touch it, I'll break.
"Ya kırılırsın ya da kırarsın."
You get broken or you do the breaking.
Bir gün kırılırsın, eğer dengeni bulamazsan.
One day, you will break down, if you don't find the balance.
Esnek olmayı öğrenmelisin yoksa kırılırsın.
You must learn to bend a little or you'll break.
Jim, rüzgarla eğilmelisin yoksa kırılırsın.
Jim, you've got to bend with the wind, or break.
Tüm söylediğim, bazen rüzgarla eğilirsin ya da kırılırsın.
All l'm saying is that sometimes you bend with the breeze... or you break.
# Kalbin kırılır #
♪ Your heart breaks down ♪
# Neredeyse kalbim kırılır
# It almost breaks my heart
#Bazen kalbin kırılır...
And sometimes your heart breaks
- Ama katlarsan, kırılır.
- But if you fold it, it breaks.
- Kalkarsan, bileğin kırılır.
Stand and your wrist breaks.
"Ben kırıldım."
"I am broken
"Kırılmak bile açılmaktır ve ben kırıldım."
"For even breaking is opening "And I am broken
- Ben kırıldım!
- I was broken!
Ben kırıldım.
I'm broke.
Biraz kırıldım, bilirsin.
I ain't been broken, you know.