Speak any language with confidence

Take our quick quiz to start your journey to fluency today!

Get started

Inanmak (to believe) conjugation

Turkish
32 examples
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present tense
inanırım
inanırsın
inanır
inanırız
inanırsınız
inanırlar
Past tense
inandım
inandın
inandı
inandık
inandınız
inandılar
Future tense
inanacağım
inanacaksın
inanacak
inanacağız
inanacaksınız
inanacaklar
Present continuous tense
inanıyorum
inanıyorsun
inanıyor
inanıyoruz
inanıyorsunuz
inanıyorlar
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous tense
inanıyordum
inanıyordun
inanıyordu
inanıyorduk
inanıyordunuz
inanıyorlardı
Present negative tense
inanmam
inanmazsın
inanmaz
inanmayız
inanmazsınız
inanmazlar
Present continuous negative tense
inanmıyorum
inanmıyorsun
inanmıyor
inanmıyoruz
inanmıyorsunuz
inanmıyorlar
Past negative tense
inanmadım
inanmadın
inanmadı
inanmadık
inanmadınız
inanmadılar
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous negative tense
inanmıyordum
inanmıyordun
inanmıyordu
inanmıyorduk
inanmıyordunuz
inanmıyordular
Future negative tense
inanmayacağım
inanmayacaksın
inanmayacak
inanmayacağız
inanmayacaksınız
inanmayacaklar
Present interrogative tense
inanır mıyım?
inanır mısın?
inanır mı?
inanır mıyız?
inanır mısınız?
inanırlar mı?
Present continuous interrogative tense
inanıyor muyum?
inanıyor musun?
inanıyor mu?
inanıyor muyuz?
inanıyor musunuz?
inanıyorlar mı?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past interrogative tense
inandım mı?
inandın mı?
inandı mı?
inandık mı?
inandınız mı?
inandılar mı?
Past continuous interrogative tense
inanıyor muydum?
inanıyor muydun?
inanıyor muydu?
inanıyor muyduk?
inanıyor muydunuz?
inanıyorlar mıydı?
Future interrogative tense
inanacak mıyım?
inanacak mısın?
inanacak mı?
inanacak mıyız?
inanacak mısınız?
inanacaklar mı?
Present negative interrogative tense
inanmaz mıyım?
inanmaz mısın?
inanmaz mı?
inanmaz mıyız?
inanmaz mısınız?
inanmazlar mı?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present continuous negative interrogative tense
inanmıyor muyum?
inanmıyor musun?
inanmıyor mu?
inanmıyor muyuz?
inanmıyor musunuz?
inanmıyorlar mı?
Past negative interrogative tense
inanmadım mı?
inanmadın mı?
inanmadı mı?
inanmadık mı?
inanmadınız mı?
inanmadılar mı?
Past continuous negative interrogative tense
inanmıyor muydum?
inanmıyor muydun?
inanmıyor muydu?
inanmıyor muyduk?
inanmıyor muydunuz?
inanmıyorlar mıydı?
Future negative interrogative tense
inanmayacak mıyım?
inanmayacak mısın?
inanmayacak mı?
inanmayacak mıyız?
inanmayacak mısınız?
inanmayacaklar mı?

Examples of inanmak

Example in TurkishTranslation in English
! Duyduklarımıza inanmak zorundayız.We have to believe what we heard.
"...sihire inanmak için çok uygun bir zaman."That's he perfect time to believe in magic."
"...ve biz Hristiyanlar buna inanmak zorundayız; o kadar." Bu noktada da, zannediyorum bunu söylemenin kibar yöntemi şu:They say look, I am a Christian and we Christians, we just have to believe this and thatís it.
"Bir karahindibanın samimiyetine inanmak istiyorum."'I want to believe in a dandelion's sincerity.'
"Buna inanmak isterdim.-Well, I would like to believe so.
! Çok çalışmaya inanırım, ama sağlam oynamaya da.I believe in working hard, but playing hard, really, too, 'cause I'm a lot of fun.
" Ama buna inanırım."" But I do believe in this."
"Arkana bak." Ben yalnız kendime inanırım.Look what's behind you. I only believe in myself.
"Ben pembeye inanırım."I believe in pink.
"Bir tek kutsal katolik kiliseye inanırım.""I believe in one Holy, Catholic and Apostolic Church."
"Anya, hayatımın sonuna kadar seninle olmak istiyorum," derler. Sen de onlara inanırsın.They say "Anya, I wanna be with you for the rest of my life," and you believe them.
'Durum bundan ibaret Ya inanırsın ya da fena olur' demiyorum.I'm not saying 'This is the way it is. You'd better believe it or else.'
- Belki de dediğime inanırsın.Maybe you could just believe me.
- Bir şifacı olduğuna göre büyülerin gücüne elbette inanırsın.Well, you're a healer. Surely ye believe in the powers of magic.
- Bunu kendine söylemeye devam et, canım... ve belki bir gün buna inanırsın.keep telling yourself that, dear and maybe someday you'll believe it.
"Aşk her şeye uygundur her şeye inanır her şeyi umut eder her şeye tahammül eder.""Love bears all things, "believes all things, "hopes all things...
"Bana her kim inanır ve benimle yaşarsa asla ölmeyecektir..""Whoever lives and believes in me shall never die.."
"Bir mucit, tekerleklerin kaldıraçların ve yayların ustaca düzenlemesini yapan kişidir. Ve medeniyet ona inanır.""an inventor is a person who makes an ingenious arrangement of wheels, levers and springs, and believes it civilization".
"Gerçek bir Cherokee nerede olursa olsun evrenin merkezinde olduğuna inanır." demişti.Uh, he told me that a true Cherokee believes... that, wherever he is, he is at the center of the universe.
"Kim ki bana inanır, o ölse bile yaşayacaktır."He who believes in me, though he die, yet shall he live.
"Benden başka kimse seni sevmez" dediğinde onun sözüne inandım.And I believed him when he said he was the only one who could ever love me.
"Bir insan dünyayı değiştirebilir" düşüncesine inandım.I believed that stuff about "one person can change the world."
"Daha sonra" ya inandım.I believed in "afterward".
"Kimi ayağına bastığım umurumda değil." Söylediğin buydu ve sana inandım."I don't care whose toes I tread on". That's what you said, and I believed it.
"Ona inandım.""I believed him."
"...senin masum olduğuna inanacağım.""...and always will believe that you're innocent."
- Biri bulsa ve "Biz bulduk." dese inanacağım "Bütün bunlar oldu." diye.If someone finds those bottles and says, "We found them," then l will believe that all of this really happened.
- Pekala, bu sefer sana inanacağım.All right, I will believe you on this.
Ben her zaman, sizin burayı bu şekilde tasarladığınıza inanacağım, ya da inanmayı seçeceğim.I will believe always, or choose to believe, you planned it this way.
Bu sefer, sadece bu sefer sana inanacağım.This time, this one time l will believe you.
Hayır, eğer inanırsam bana imkansızı bahşedecek olan Yüce Tanrıya inanıyorum.No, I am believing in the God Almighty, who can do the impossible if you believe.
Sana inanıyorum.I am believing you.

More Turkish verbs

Related

Not found
We have none.

Similar

Not found
We have none.

Similar but longer

Not found
We have none.

Random

içini yakmak
burn for
iliklemek
button up
imgelemek
imagine
inadı tutmak
keep stubbornness
inanılmak
do
inat etınek
do
incinmek
hurt
inkıtaa uğramak
undergo inkta
insan içine çıkmak
go into human
ipini kırmak
break the rope

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'believe':

None found.