Bazı kadınlar... daha zayıftır... dantelli sütyen, ipek ip külot giyerler... erkekleri heyecanlandırmak için dizayn edilmiş şeyler. | [ Woman #2 ] There are women- thinner women- who have lace bras, silk thongs... things designed to excite a man. |
Belki de onları heyecanlandırmak için daha fazla çalışmalısınız. | Well, maybe you gotta do more to get them excited. |
Ben bu kata bakarım, seni fazla heyecanlandırmak istemem. Sen de çatıya bak. | I'll do this floor, don't want you getting overexcited, and you take the roof. |
Ben seni heyecanlandırmak için parmaklarını kullanıyor mu? | Does Ben ever use his fingers to excite you? |
Beni heyecanlandırmak için elinizden geleni yapın. | Try your best to excite me. |
"12 yaşındaki kızları nasıl heyecanlandırırım?" | "How do I get 12-year-old girls excited." No! |
-Yangın beni heyecanlandırır. | - Fire excites me. |
Bu bayanları heyecanlandırır. | It excites the ladies. |
Eğer benden para almazsan bu beni daha çok heyecanlandırır... | It excites me more if you don't charge me... |
Gerçekten de, beni heyecanlandırır. | Really, it excites me. |
Haberler beni heyecanlandırır. | The news excites people. |
Baksana, Lynette'i heyecanlandırdım. | Gee, I'm getting Lynette excited. |
Bazen çok komik nefes alıyor, eğleniyor mu yoksa onu tehlikeli boyutlarda mı heyecanlandırdım bilemiyorum. | Sometimes he starts breathing funny. I don't know if he's having a good time or if I've overexcited him. |
Hey ben sadece onu gelecek yıl için heyecanlandırdım. Bebeğim geleceğinin parlak olduğunu ve seninde bunu bildiğini düşünüyorum. | I just got so excited about next year, Florida State and the future... |
Ne zaman seni heyecanlandırdım? | When did I get you excited? |