- Basıncı hafifletmek için ona iğne yapacağım. | - I'm gonna stick him and release the pressure. |
- Bilirsin, son bir defa... Acıyı hafifletmek için. | You know, one last... (popping sound/whistles) to ease the pain. |
- Bu acıyı hafifletmek için çalışıyorum. | - I'm trying to ease this suffering. |
- Evet, ben de üstümdeki yükü hafifletmek istiyordum. Belki de yolu budur. | Yeah, I've been looking for a way to ease into this, and I think this might be it. |
- Her şeyi onlar olmadan yapmaktan- - Acılarımı hafifletmek için uyuşturucu mu? | Having to do everything without-- drugs to ease my pain? |