Sevgileri oldukça sıra dışı bazı durumlara göğüs germek zorundaydı. | Their love had to brave some pretty extraordinary situations. |
Yol boyunca minivanlarımız, jipleri bile merhamet diye yalvartan dik yamaçlı, kar kaplı katır patikalara göğüs germek zorunda kalacaklardı. | Along the way, our minivans would have to brave snow-covered mule trails with steep drop-offs that would leave jeeps begging for mercy. |
14 yaşında Saray'a ilk girişimden beri arka arkaya gelen buhranlara göğüs gerdim. | Since I entered the palace at the age of 14, I've braved through crises after crises. |
Cehennem'in çemberlerine senin için göğüs gerdim. | I braved the circles of Hell for you. |
O kuyuda senin için korkuya göğüs gerdim. | I braved the horrors of that hag in that well for you. |