Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
- Daha ziyade gözünü korkutmak. | More like intimidate her. |
Belki de gözünü korkutmak için siz düşürdünüz. | Maybe she felt intimidated by you. |
Belki oraya gözünü korkutmak için gitmişti. | Maybe he went there to intimidate her. |
Birisi sadece gözünü korkutmak istemiş. | It am just somebody trying to intimidate you. |
Düşmanın gözünü korkutmak için yapılmıştır. | It's made to intimidate the enemy. |
Sen hastamın gözünü korkuttum. | You intimidated my patient. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
Catalan | intimidar | Danish | intimidere |
Dutch | beangsten, intimideren | English | intimidate |
Finnish | pelotella | French | intimider |
German | einschüchtern | Hungarian | félemlít |
Japanese | 恐喝, 脅喝 | Macedonian | заплаши, заплашува |
Polish | onieśmielać, onieśmielić, zastraszać, zastraszyć | Russian | запугать, запугивать |
Spanish | amedrentar, intimidar | Swedish | intimidera |
Thai | ข่มขู่, ข่มหมู, ขู่ |