| - Tek yapmamız gereken binadaki bir kiracıyla bunu eşleştirmek. | Is match it to a tenant in the building. |
| - Teknik ekibimizin kasette bulduğu bir sesle eşleştirmek için. | - Well, need to match a voice our techs discovered on the tape. |
| Adli tıp cesetlerle eşleştirmek için yüzüklere testler uyguluyor. | Forensics is running tests on the rings, match them to our bodies. |
| Atlantis'in tariflerini eşleştirmek için Minoan şehrini de konutları ve salonları ile akropol etmek zorundalar. | To match the descriptions of Atlantis, the Minoan city also has to have an acropolis with dwellings and halls. |
| Ben sadece hala gerçekteki yüzleri kendi kafamdakilerle eşleştirmek için kendimi ayarlıyorum. | I'm just still adjusting and trying to match faces in reality to the ones that I saw in my head. |
| Karşılıklı davranışların, gözlemsel sistemini kullanarak mutlu çiftleri eşleştiririm. | I match the happy couple using an empirical system of reciprocal attributes. |
| Profilleri eşleştirirsin. | You have the matching profiles. |
| Sürücülerle arabaları eşleştirirsin. | It's when you match the drivers with their rides. |
| Sen bir şey yayınladığında, ajan ilk sayı grubunu defter sayfasındaki sayı grubuyla eşleştirir. | When you broadcast something, the agent matches up the first set of numbers to the page in the notebook. |
| Arabasından saç teli örneği alıp, senin DNA örneklerinle eşleştirdim. | I lifted some hairs from her car, and matched them with your DNA. |
| El yazısı sizinkiyle eşleştirdim. | We've matched the handwriting to you. |
| Gördüğünüz tüm bu insanları ben eşleştirdim. | All these people you see, I matched them up. |
| Hayır ama, bazı açık davalarla eşleştirdim. | No, but I matched some open case files. |
| Her bir normal üstü kuvvet vakasını güneş lekelerinden kaynaklanan aşırı gama etkinliği çizelgesiyle eşleştirdim. | Yeah. I matched up a graph of excessive gamma activity from sunspots to each incident of supernormal strength. |
