| "Gay topluluğunu etiketlemek ve bölmek için başka bir girişim daha." | It says, "Another attempt" "to divide and label the gay community." |
| Ben Aron'u o şekilde etiketlemek istemiyorum. | I don't want that label for Aron. |
| Bu binadaki her şeyi etiketlemek için vaktin vardı. Hatta etiketleme makinesini bile etiketledin ama şunun üzerine "idrar kabı" yazacak on saniyen yok muydu? | You had time to make a label for everything in this apartment including the label maker, but you didn't have ten seconds to make one that said "urine cup"? |
| Böyle etiketlemek istemiyorum. | I don't wanna label it. |
| Gıda etiketlemek size nasıl gelir? | How do you feel about food labels? |
| Ben etiketlerim, onlar yapışır. | Mine are labels and labels stick. |
| En az sayıda şeker alarak bu kutuları nasıl doğru bir şekilde etiketlersin? | How can you label them, removing the smallest number of sweets? |
| - Çok güzel etiketler. | -Great labels. |
| Al bakalım, üzerine etiketler koydum. | I've put labels on them... |
| Ama etiketler hakkında hatırlamanız gereken tek şey... | ♪ Who's gonna drive you home but the one thing that you have to remember about labels... |
| Ama tüm etiketler aynı. | But, you know, all the labels look the same. |
| Amerikalılar'la çalışmak sende etiketler ve markalar konusunda takıntı yaratmış. | It's working with the Americans... that's given you this obsession with labels and brand names. |
| - Yemekleri etiketledim ve numaralandırdım. | And I've labelled the food And sort of numbered it. |
| Onları etiketledim de, böylece kafamız da karışmayacak. | I've labelled them so we don't get in a muddle. |
