| Bağlayıp düğümlemek bir çok yeteneğimden bir tanesidir. | Ligatures and knots are one of my many talents. |
| Yani şu parçaları düğümlemek mümkün. | So, it is possible to knot those pieces. |
| Kutsal et, seni düğümlerim. | Blessed Flesh, I unknot you |
| "Böyle düğümler attığı için tövbe etmezse... Gözleri kör olsun... Ağzı, kalbi, midesi... | "Unless he repent him of tying such knots, may he be cursed in his eye, in his mouth, in his heart, in his stomach, |
| - Erkekler düğümler konusunda iyidir. | - Men are good at knots. |
| - Evet. Kare düğümler hoşuna gitmiyor. | The guy seems to find square knots tedious. |
| - Şu düğümler asla ağırlık taşıyamazlar. | Those knots will never hold any weight. |
| -Kahretsin, bu düğümler çok sıkı. | -Damn, these knots are pretty tight. |
