| "Kendi çözümlerini doğrulamak için "bile yolundan sapmayacak. | "He will not even go out of his way "to verify his own solutions. |
| - Bayan Florrick, zaman çizelgesini doğrulamak için her türlü imkanınız var, ama ne yazık ki Bay Stabler haklı. | - Your Honor. - Mrs. Florrick, you will have every opportunity to verify the timeline, but I'm afraid Mr. Stabler is right. |
| 1989 yıIında Floransa'da uzmanlar "The Annunciation"ın gerçekten Leonardo'nun eseri olduğunu doğrulamak için yoğun bir çalışma yaptılar. | In 1989, experts in Florence performed an extensive examination of The Annunciation to verify if the angel in the painting am truly the work of Leonardo. |
| Adresi doğrulamak için Borivali polisine sordum. Onun adresi değil. | I have asked the Borivali police to verify the address. |
| Arada sırada davadan önce ifadeleri doğrulamak için kullanırız. | We occasionally use them to verify statements before we get to court. |
| Sonra da ben, yeni hesap bilgilerimle Duponte olduğumu doğrularım. | Then I use the new account information to verify myself as Duponte. |
| Yalnızca mührü doğrularım ve sen de görgü tanığını yok edersin. | Only that I'm to verify the seal and witness you destroy it. |
| - Bunu doğrulayacağım. | - I will verify it. |
| Bunu doğruladım. | I verified it. |
| Haritaları ezberledim ve istihbaratımızı doğruladım. | I memorized the maps and verified our intel. |
| Her şeyi doğruladım. | I verified everything. |
| Lantree'nin giriş kodlarını doğruladım. | I have verified receipt of the Lantree's access codes. |
| Olay mahallinde bulduğumuz iki kimliği doğruladım. | I verified the two I.D.s we found at the scene. |
