derinleştirmek

"tanımlamak ve derinleştirmek,..."

"defining it and deepening it,

- Hatta şovun geri kalanını derinleştirmek için bana bir sürü fikir verdi.

In fact, it gave me so many other ideas on how to deepen the rest of the show.

- Victoria, unutma. Arkadaşlığını derinleştirmek için buradasın ve dostluk gerçeklere dayanır.

You're here to deepen your friendship, and friendship is based on truth.

Meme küçültme operasyonu ruhani hayatınızı derinleştirmek için kesinlikle modern bir yöntem.

Reduction mammaplasty is definitely a modern way of deepening your spiritual life.

Ve yarın, düşmanımız, acılarımızı derinleştirmek için gelecek.

And tomorrow, our enemy will come to deepen our sorrows.

Sen ve kocan olacak adamla aradaki bağı kuvvetlendirir ve derinleştirir.

It strengthens and deepens the bond between you and the man who's to be your husband.

Seremoni yalnızca bağlarını derinleştirir.

The ceremony only deepens their bond.