"Acaba telefonu zamanında alabilir miyim?" ya da "Miles neden benimle burada buluşmak istedi ki?" diye düşünüyorsun. | You're thinkin', "Can I get to the phone on time? Why did Miles ask to meet me here?" |
"Annemin öldüğü gece, Rancho Berrego'da... buluşmak üzere ona mesaj atmışsın." | "Text from your phone asking Mom to meet you... "at the Rancho Berrego the night she died. |
"Biriyle buluşmak üzere Tsugaru'ya geldim." | There was someone I ought to meet. |
"Biz hayatta olanlar, aramızdan ayrılanlarla Tanrı ile buluşmak için, bulutların üzerinde bir araya geleceğiz ve sonsuza kadar Tanrı'nın yanında yaşayacağız" | "For we who are alive, who are left, will be caught up together with them in the clouds to meet the Lord in the air, and so we will live with the Lord forever. " |
"Doğum gününde seninle buluşmak istiyorum," demek teklif etmeyi kolaylaştırır, değil mi? | "I want to meet you on your birthday", it makes it easier to ask her doesn't it? |
'Cal, devriyeye çık.Seninle buluşurum. | 'Cal, go on patrol. I'll meet you. |
- 10 dakikaya seninle orada buluşurum. | - I'll meet you there in 10. |
- Ben seninle buluşurum. | - I meet you. |
- Ben sizinle orada buluşurum. - Ne? | - I'm gonna meet you guys over there. |
- Ceketimi alıp sizinle park alanında buluşurum. | I'll get my coat and meet you in the parking lot. |
- Bizimle şeyde buluşursun... | - Attempt to meet up with us at... |
- Carleton Konakları'nda buluşursun bizimle. | - We'll meet you at the Carleton Court. |
- O çocukla da başka bir gün buluşursun. | - But meet him another day. |
-Cafe'de yemek yiyebilirsin... ve sonra da soyunma odasında Millie'yle buluşursun. | - You can have lunch in the café... and meet Millie in the locker room afterwards. |
Adresi sana mesaj atarım, gelir sen bizimle buluşursun. | I'lltextyou theaddress andyoucome meetushere. |
"Oğlan kızla buluşur" mu? | Is it "boy meets girl" or "boy doesn't meet girl"? |
747 bizimle Nevada'da buluşur. Bu da geçidi uçağa bağlayıp uçurmak için 16 saat zaman bırakır. | The 7 47 meets us in Nevada, which leaves us 16 hours to get the rig mounted and airborne. |
80'lerin uyanışı kayakçı punklarla buluşur. | '80s revival meets skater punk. |
Aklı yumrukla buluşur. | Mind meets fist. |
Bakire Susan, Peder Gregory ile buluşur ki bu da riyakarlıktır. | Virgin Susan meets Father Gregory, that's hypocrisy. |
"Onlarla daha sonra bir içki için barda buluşacağım. " | "L will meet you in the bar 101 a drink later." |
- Bay Hearst'le buluşacağım. | I will meet with Mr. Hearst. |
- Bir saat içinde seninle Spinoza'nın mekânında buluşacağım. | I will meet you at Spinoza's in one hour. Right you are, sir. |
- Seninle orada buluşacağım. | - And I will meet you there. |
- Sizinle bu gece otelde buluşacağım. | - I will meet you at the hotel tonight. |
Bir arkadaşla buluşuyorum. | Well, I am meeting a friend. |
Biz değil, ben buluşuyorum. | Not we, I am meeting him. |
Bu yüzden yarın bir restoran yatırımcısıyla buluşuyorum. | That's why tomorrow I am meeting With a restaurant investor. |
"Bu kızla ilk Londra Köprüsü'nde buluştum. | "I first met this girl at London Bridge. |
"İsteğin üzerine Nick'le buluştum." | "Charles, met with Nick per your request... " |
- Başka biriyle buluştum. | I met someone else. |
- Bil bakalım Kulüp Zigzag da kiminle buluştum? | - Guess who I met at club Zigzag? |
- Bir arkadaşla buluştum. | I met a mate. |