- Evet, elbette. Bütün orduya bulaştırmak için yeterli. | Enough to infect an entire army. |
- Planları oradaki herkese bulaştırmak. | - Their plan is to infect everyone there. |
Ama ailemde hiç kimse bu tür hastalıklara maruz kalmadı, ...ve ben bunu başkalarına bulaştırmak istemem. | But no one in my family has ever had such diseases, and I wouldn't like to infect others. |
Belki diğer insanlara bulaştırmak niyetindeydiler ve kimsenin onları nasıl durduralacağını bilmesini istemediler. | Maybe they intend to infect other people and they don't want anyone knowing how to stop them. |
Beni... beni öldürüyor ama sanada bulaştırmak istemiyorum. | It's, uh... it's killing me, but, you know, I don't want to infect you. |
Sana da bulaştırırım. | I could infect you. |
Ana bilgisayara bulaştırırsan, hepsine bulaştırırsın. | You infect the host computer, you infect them all. |
- Kendi kendime bulaştırdım, artık çok geç. | - I got infected, but too late. |
- Kesin başkalarına bulaştırdım. | - I've definitely infected other people. |
- Sana da bulaştırdım. | - I've infected you. |
Ben de onun gözlerini ovaladım ve kendime de bulaştırdım. | I rubbed her eye and infected myself. |
Hastalığı sana bulaştırdım. | I have infected you. |