- Amacın bunu bana tutturup bekletmek miydi? | - You want me to wait here and hold it? |
- Biraz bekletmek iyidir. | - It's good to make them wait a little. |
- Dün onu boşuna bekletmek istemedim. | I didn't mean to keep him waiting in vain yesterday. |
- Evet ama... 1:22 neredeyse 2:30 sayıIır, ve onu bekletmek istemiyorum. | - Yeah, but 1:22 is almost 2:30, and I hate to keep her waiting. |
- Onları bekletmek istemiyorum. | - I don't want them waiting for us. |
Evet, kusura bakma, çok beklettim mi? | Yes. I'm sorry, you've waited long? |
Günaydın efendim. Günaydın. Bu sefer ben beklettim galiba. | This time you waited... |
Hay Allah, çok beklettim. | Gosh, you waited... for too long. I'm so sorry. Let me. |
Pardon, beklettim. | -I'm sorry you waited. |
Yoksa sizi birkaç dakika beklettim diye mi? | Because you waited a few minutes for me? |
RICO suçlamalarının sonrasına kadar Vega'ya karşı olan ön duruşma isteğimi bekleteceğim. | I will wait to bring my pretrial motions against Vega until after your RICO charges. |