Bağlamak (to bind) conjugation

Turkish
23 examples
This verb can also mean the following: put, connect, fasten, tie, put through

Conjugation of eiti

Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present tense
bağlarım
I bind
bağlarsın
you bind
bağlar
he/she/it binds
bağlarız
we bind
bağlarsınız
you all bind
bağlarlar
they bind
Future tense
bağlayacağım
I will bind
bağlayacaksın
you will bind
bağlayacak
he/she/it will bind
bağlayacağız
we will bind
bağlayacaksınız
you all will bind
bağlayacaklar
they will bind
Present continuous tense
bağlıyorum
I am binding
bağlıyorsun
you are binding
bağlıyor
he/she/it is binding
bağlıyoruz
we are binding
bağlıyorsunuz
you all are binding
bağlıyorlar
they are binding
Past tense
bağladım
I bound
bağladın
you bound
bağladı
he/she/it bound
bağladık
we bound
bağladınız
you all bound
bağladılar
they bound
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous tense
bağlıyordum
I was binding
bağlıyordun
you were binding
bağlıyordu
he/she/it was binding
bağlıyorduk
we were binding
bağlıyordunuz
you all were binding
bağlıyorlardı
they were binding
Present negative tense
bağlamam
I do not bind
bağlamazsın
you do not bind
bağlamaz
he/she/it do not bind
bağlamayız
we do not bind
bağlamazsınız
you all do not bind
bağlamazlar
they do not bind
Present continuous negative tense
bağlamıyorum
I am not binding
bağlamıyorsun
you are not binding
bağlamıyor
he/she/it is not binding
bağlamıyoruz
we are not binding
bağlamıyorsunuz
you all are not binding
bağlamıyorlar
they are not binding
Past negative tense
bağlamadım
I did not bind
bağlamadın
you did not bind
bağlamadı
he/she/it did not bind
bağlamadık
we did not bind
bağlamadınız
you all did not bind
bağlamadılar
they did not bind
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous negative tense
bağlamıyordum
I was not binding
bağlamıyordun
you were not binding
bağlamıyordu
he/she/it was not binding
bağlamıyorduk
we were not binding
bağlamıyordunuz
you all were not binding
bağlamıyordular
they were not binding
Future negative tense
bağlamayacağım
I will not bind
bağlamayacaksın
you will not bind
bağlamayacak
he/she/it will not bind
bağlamayacağız
we will not bind
bağlamayacaksınız
you all will not bind
bağlamayacaklar
they will not bind
Present interrogative tense
bağlar mıyım?
do I bind?
bağlar mısın?
do you bind?
bağlar mı?
does he/she bind?
bağlar mıyız?
do we bind?
bağlar mısınız?
do you all bind?
bağlarlar mı?
do they bind?
Present continuous interrogative tense
bağlıyor muyum?
am I binding?
bağlıyor musun?
are you binding?
bağlıyor mu?
is he/she binding?
bağlıyor muyuz?
are we binding?
bağlıyor musunuz?
are you all binding?
bağlıyorlar mı?
are they binding?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past interrogative tense
bağladım mı?
did I bind?
bağladın mı?
did you bind?
bağladı mı?
did he/she bind?
bağladık mı?
did we bind?
bağladınız mı?
did you all bind?
bağladılar mı?
did they bind?
Past continuous interrogative tense
bağlıyor muydum?
was I binding?
bağlıyor muydun?
were you binding?
bağlıyor muydu?
was he/she binding?
bağlıyor muyduk?
were we binding?
bağlıyor muydunuz?
were you all binding?
bağlıyorlar mıydı?
were they binding?
Future interrogative tense
bağlayacak mıyım?
will I bind?
bağlayacak mısın?
will you bind?
bağlayacak mı?
will he/she bind?
bağlayacak mıyız?
will we bind?
bağlayacak mısınız?
will you all bind?
bağlayacaklar mı?
will they bind?
Present negative interrogative tense
bağlamaz mıyım?
do I not bind?
bağlamaz mısın?
do you not bind?
bağlamaz mı?
does he/she not bind?
bağlamaz mıyız?
do we not bind?
bağlamaz mısınız?
do you all not bind?
bağlamazlar mı?
do they not bind?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present continuous negative interrogative tense
bağlamıyor muyum?
am I not binding?
bağlamıyor musun?
are you not binding?
bağlamıyor mu?
is he/she not binding?
bağlamıyor muyuz?
are we not binding?
bağlamıyor musunuz?
are you all not binding?
bağlamıyorlar mı?
are they not binding?
Past negative interrogative tense
bağlamadım mı?
did I not bind?
bağlamadın mı?
did you not bind?
bağlamadı mı?
did he/she not bind?
bağlamadık mı?
did we not bind?
bağlamadınız mı?
did you all not bind?
bağlamadılar mı?
did they not bind?
Past continuous negative interrogative tense
bağlamıyor muydum?
was I not binding?
bağlamıyor muydun?
were you not binding?
bağlamıyor muydu?
was he/she not binding?
bağlamıyor muyduk?
were we not binding?
bağlamıyor muydunuz?
were you all not binding?
bağlamıyorlar mıydı?
were they not binding?
Future negative interrogative tense
bağlamayacak mıyım?
will I not bind?
bağlamayacak mısın?
will you not bind?
bağlamayacak mı?
will he/she not bind?
bağlamayacak mıyız?
will we not bind?
bağlamayacak mısınız?
will you all not bind?
bağlamayacaklar mı?
will they not bind?

Examples of bağlamak

Example in TurkishTranslation in English
"Bizi bitirmek için gayret edelim İçinde bulunduğumuz iş, , ülkenin yaralarını bağlamak için Ona bakmak için kim olur savaş ortaya çıkardı ve dul eşi için ve yetim, her şeyi hangi olabilir elde etmek ve beslemek adil ve kalıcı bir barış. ""Let us strive on to finish the work we are in, to bind up the nation's wounds, to care for him who shall have borne the battle and for his widow and his orphan, to do all which may achieve and cherish
- "Bütün bağlarımı kestim, Kendimi sana bağlamak için.""I have broken all ties, I come to bind myself to you"
- Güçlerini bağlamak zorundayım.- I'll have to bind their powers.
- Olayı bağlamak için size çek vereceğim.- I will give you a check to bind the deal.
- Yani güçlerini bağlamak mı değil mi?So, then, you're not gonna bind his powers? No.
Ben bedenleri bağlarım.I bind their bodies,
Küstahlaşma. Kendime bağlarım onu, sana söz.l'll bind him to me with promises.
Vivian'ın ruhunu bu bedenden çıkartıp, bağlarım böylece ne bu dünyada ne de sonrakinde beraber olamazsınız.I will drive Vivian from this body and I will bind her spirit so that you'll never be together, in this world or the next.
Onu tekrar bağlarsın ve hiç beraber olamayız.You'll bind him again and we'll never be together.
Sen bir erkeği Saran'ın zincirlerinden daha sıkı bağlarsın.You could bind a man tighter Than the saran's chains.
Üzerine dinamit bağlarsın, canlı bomba olursun.You bind yourself with the dynamite, and become a bomb.
Aşk bizi birbirimize bağlar.Love binds it all together.
Ben de bu köylülerin arasına katıldım efendim. Yemin etmek, yeminimi bozmak için. Evlilik bağlar, kan ayırır.l press in here, sir, amongst the rest of the country copulatives to swear and to forswear, according as marriage binds and blood breaks.
Bu bağlar onu uzun süre tutamaz. Büyülerinizden birine ihtiyacımız var Madam.those binds won't hold at long we need one of your spells Madam
Bu birleşme bizi kadınlar ve kardeşler gibi birbirine bağlar...This bond unites us as women and binds us as sisters.
Bu birleşme bizi kadınlar ve kardeşler gibi birbirine bağlar.This bond unites us as women and binds us as sisters.
Bacaklarının kırık yerlerini bağlayacağım ve ikinizi de götüreceğim.l will bind your legs where they are broken. And then l will take you both.
Spartacus karısıyla tekrar birleşecek ve bu sayede onu, bize ve bu Okul'a bağlayacağım hem de dünyanın sonuna kadar.Spartacus will be reunited with his wife. And in the act... I will bind him to us and this ludus...
Ailemize ve ismine bağladım.hmm?I built this country with you. I bound it to our family and name. Hmm?
Bana da oldu, ben de yaptım. Ellerimi bağladım.Been there, done that, bound the hands.
El ve ayak bileklerini bağladım ve evime götürdüm.Then? I bound her wrists and her ankles and I drove her back to my place.
Işığımla taşı dünyaya bağladım.I've bound it to the earth with my light.
Onu bağladım ama uzun sürmeyecektir.I've bound her, but it won't last.

More Turkish verbs

Related

Not found
We have none.

Similar

Not found
We have none.

Similar but longer

Not found
We have none.

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'bind':

None found.
Learning languages?