Speak any language with confidence

Take our quick quiz to start your journey to fluency today!

Get started

Bayılmak (to faint) conjugation

Turkish
26 examples
This verb can also mean the following: pay, pass out
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present tense
bayılırım
bayılırsın
bayılır
bayılırız
bayılırsınız
bayılırlar
Past tense
bayıldım
bayıldın
bayıldı
bayıldık
bayıldınız
bayıldılar
Future tense
bayılacağım
bayılacaksın
bayılacak
bayılacağız
bayılacaksınız
bayılacaklar
Present continuous tense
bayılıyorum
bayılıyorsun
bayılıyor
bayılıyoruz
bayılıyorsunuz
bayılıyorlar
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous tense
bayılıyordum
bayılıyordun
bayılıyordu
bayılıyorduk
bayılıyordunuz
bayılıyorlardı
Present negative tense
bayılmam
bayılmazsın
bayılmaz
bayılmayız
bayılmazsınız
bayılmazlar
Present continuous negative tense
bayılmıyorum
bayılmıyorsun
bayılmıyor
bayılmıyoruz
bayılmıyorsunuz
bayılmıyorlar
Past negative tense
bayılmadım
bayılmadın
bayılmadı
bayılmadık
bayılmadınız
bayılmadılar
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past continuous negative tense
bayılmıyordum
bayılmıyordun
bayılmıyordu
bayılmıyorduk
bayılmıyordunuz
bayılmıyordular
Future negative tense
bayılmayacağım
bayılmayacaksın
bayılmayacak
bayılmayacağız
bayılmayacaksınız
bayılmayacaklar
Present interrogative tense
bayılır mıyım?
bayılır mısın?
bayılır mı?
bayılır mıyız?
bayılır mısınız?
bayılırlar mı?
Present continuous interrogative tense
bayılıyor muyum?
bayılıyor musun?
bayılıyor mu?
bayılıyor muyuz?
bayılıyor musunuz?
bayılıyorlar mı?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Past interrogative tense
bayıldım mı?
bayıldın mı?
bayıldı mı?
bayıldık mı?
bayıldınız mı?
bayıldılar mı?
Past continuous interrogative tense
bayılıyor muydum?
bayılıyor muydun?
bayılıyor muydu?
bayılıyor muyduk?
bayılıyor muydunuz?
bayılıyorlar mıydı?
Future interrogative tense
bayılacak mıyım?
bayılacak mısın?
bayılacak mı?
bayılacak mıyız?
bayılacak mısınız?
bayılacaklar mı?
Present negative interrogative tense
bayılmaz mıyım?
bayılmaz mısın?
bayılmaz mı?
bayılmaz mıyız?
bayılmaz mısınız?
bayılmazlar mı?
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Present continuous negative interrogative tense
bayılmıyor muyum?
bayılmıyor musun?
bayılmıyor mu?
bayılmıyor muyuz?
bayılmıyor musunuz?
bayılmıyorlar mı?
Past negative interrogative tense
bayılmadım mı?
bayılmadın mı?
bayılmadı mı?
bayılmadık mı?
bayılmadınız mı?
bayılmadılar mı?
Past continuous negative interrogative tense
bayılmıyor muydum?
bayılmıyor muydun?
bayılmıyor muydu?
bayılmıyor muyduk?
bayılmıyor muydunuz?
bayılmıyorlar mıydı?
Future negative interrogative tense
bayılmayacak mıyım?
bayılmayacak mısın?
bayılmayacak mı?
bayılmayacak mıyız?
bayılmayacak mısınız?
bayılmayacaklar mı?

Examples of bayılmak

Example in TurkishTranslation in English
- Bana bırak bayılmak üzere gibi duruyorsun.- No, let me... you look like you're about to faint.
Bayan Hart yine bayılmak üzere.- Mrs. Hart has fainted again.
Bayanların önünde bayılmak istemezdim.I wouldn't want to faint in front of the women.
Bayılacak. Tarzı bayılmak.- He's gonna faint.
Ben bayılmak üzereydim, ama o benden hızlı davrandı. hanımefendi !I was about to faint, but she fainted.
"Yemek yemezsem, kanamam olmaz ama sonra bayılırım ve onlar da Doktor Curlew'i çağırırlar."'If I don't eat, I don't bleed, 'but then I get faint and they summon Curlew.
- Ben de Sindrella'daki gibi bayılırım.-Then I faint, like in Cinderella.
Ben de kansızlık var, ara ara bayılırım hep.I have anaemia, I am fainting from time to time.
Ben kan gördüğümde hep bayılırım.I always faint at the sight of blood.
Bilmen gerekir ki, ben bazen bayılırım...You should know, sometimes I faint...
Günde 2 kez bayılırsın.You faint 2 times a day.
O tetiği çekmeden bayılırsın.You'd faint before you'd pull that trigger.
Primo, sakın gözbağını çıkarma, yoksa bayılırsın.Primo, don't even think about taking the blindfold off or you'll faint.
Çünkü anlatırsam düşüp bayılırsın.'Cause you'll faint!
Ayaklarının kokusuna dayanamaz, bayılır.He faints at the smell of his feet.
Francis kan görünce bayılır hemen.Francis faints at the sight of blood.
Mary Lincoln bağırır ve bayılır. Savaş Bakanı Stanton, odadan çıkarılmasını emreder.Mary Lincoln screams and faints, and Secretary of War Stanton orders that she is to be removed from the room.
Prenses kan gördüğünde bayılır.The princess faints at the sight of blood.
- Bilmiyorum, sanırım bayıldım.I don't know. i just kind of fainted, I guess.
- ya da bayıldım ya da...- or I fainted or...
-Galiba bayıldım.-Golly, I guess I must have fainted.
Ama bayıldımBut I fainted.
Annemle kavga ettim ve bayıldım mı?I had a fight with my mother and I fainted?
Eğer ailem öğrenirse bayılacağım.if my parents find out, I will faint.
Kanamayı durdur yoksa bayılacağım.Stop this bleeding or I will faint.
Onunla beraberken kalbim o kadar hızlı atıyor ki bayılacağım diye korkuyorum.When he is near, my heart races so rapidly I fear I will faint.

More Turkish verbs

Related

Not found
We have none.

Similar

Not found
We have none.

Similar but longer

Not found
We have none.

Other Turkish verbs with the meaning similar to 'faint':

None found.