Get a Turkish Tutor
to faint
- Bana bırak bayılmak üzere gibi duruyorsun.
- No, let me... you look like you're about to faint.
Bayan Hart yine bayılmak üzere.
- Mrs. Hart has fainted again.
Bayanların önünde bayılmak istemezdim.
I wouldn't want to faint in front of the women.
Bayılacak. Tarzı bayılmak.
- He's gonna faint.
Ben bayılmak üzereydim, ama o benden hızlı davrandı. hanımefendi !
I was about to faint, but she fainted.
"Yemek yemezsem, kanamam olmaz ama sonra bayılırım ve onlar da Doktor Curlew'i çağırırlar."
'If I don't eat, I don't bleed, 'but then I get faint and they summon Curlew.
- Ben de Sindrella'daki gibi bayılırım.
-Then I faint, like in Cinderella.
Ben de kansızlık var, ara ara bayılırım hep.
I have anaemia, I am fainting from time to time.
Ben kan gördüğümde hep bayılırım.
I always faint at the sight of blood.
Bilmen gerekir ki, ben bazen bayılırım...
You should know, sometimes I faint...
Günde 2 kez bayılırsın.
You faint 2 times a day.
O tetiği çekmeden bayılırsın.
You'd faint before you'd pull that trigger.
Primo, sakın gözbağını çıkarma, yoksa bayılırsın.
Primo, don't even think about taking the blindfold off or you'll faint.
Çünkü anlatırsam düşüp bayılırsın.
'Cause you'll faint!
Ayaklarının kokusuna dayanamaz, bayılır.
He faints at the smell of his feet.
Francis kan görünce bayılır hemen.
Francis faints at the sight of blood.
Mary Lincoln bağırır ve bayılır. Savaş Bakanı Stanton, odadan çıkarılmasını emreder.
Mary Lincoln screams and faints, and Secretary of War Stanton orders that she is to be removed from the room.
Prenses kan gördüğünde bayılır.
The princess faints at the sight of blood.
- Bilmiyorum, sanırım bayıldım.
I don't know. i just kind of fainted, I guess.
- ya da bayıldım ya da...
- or I fainted or...
-Galiba bayıldım.
-Golly, I guess I must have fainted.
Ama bayıldım
But I fainted.
Annemle kavga ettim ve bayıldım mı?
I had a fight with my mother and I fainted?
Eğer ailem öğrenirse bayılacağım.
if my parents find out, I will faint.
Kanamayı durdur yoksa bayılacağım.
Stop this bleeding or I will faint.
Onunla beraberken kalbim o kadar hızlı atıyor ki bayılacağım diye korkuyorum.
When he is near, my heart races so rapidly I fear I will faint.