Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Biliyorsun, burada yaptığımız şey, işimiz gerçekten karmaşık, ve hayatın kendisi de karmaşık. Ama eve gittiğim zaman işler basitleşmek zorunda. Her şey daha kolay olmak zorunda. | You know, what we do here, our work, it's really complicated, and life is complicated, but when I go home, things have to simplify, they have to get easier. |
Şey, aslında basitleşmek üzere. | - Well, it's about to get simpler. There's a back door. |
ve başarıldığında ve yeni hükümet geldiğinde işler son derece basitleşir çünkü yeni gelen başkan eğer yapmazsa başına ne geleceğini bilir. | And once that happens then a new government comes in and boy it's gonna toe the line because the new president knows what will happen if he doesn't. |