| Ayağnmı bandajlamak zorundasın. | You must put a bandage on your foot. |
| Her iki gözümü de bandajlamak zorunda mısın? | You have to bandage both eyes? |
| Kötü değil, ama seni eve götürmek istiyorum seni temizleyip yarana bandajlamak için. | It's not bad, but I'd like to take you home where we can clean it up and bandage it. |
| Tedaviyi bırakıp sadece bandajlamak zorundaydık yapabileceğimizin en iyisi buydu. | (man) We had to leave giving treatment and just bandage up, do the best we could. Some we had to leave behind. |
| İyi biri ol ve UrsuIa'ya bandajlamak için birşey olup olmadığını sor. | Be a dear. Ask Ursula if she's got something for a bandage. |
| Aşağıya in, biraz alkolle yıka. Ben de bir dakikaya kadar iner bandajlarım. | Go downstairs, wash it with some alcohol, and I'll come down in a minute and bandage it up. |
| Beni en çok rahatsız eden şey bandajlarım ve sargılarım. Biliyorum, banyo yapmamda bir sakınca yok, fakat yapmadım. | My biggest worry is, of course, my bandages and stuff, but I know I can take a shower, but I haven't. |
| Sakinleşmelisin yoksa kafanı bandajlarım. | You need to calm down or i'll bandage your head. |
| Sonra sıkıca bandajlarsın. Bu çok önemli. | And then you bandage tightly, that's very important. |
| - Kafasında bandajlar vardı. | - There were bandages on his head. |
| - [ShutterClicking] - antibiyotikleri ve morfinleri al... bunlar doktora gidecek;, geri kalanlar, bandajlar-- | - [ShutterClicking] - Take the antibiotics and the morphine... straight to the doctor;, the rest of the stuff, the hypos, the bandages-- |
| - Şuna bakın, bandajlar! | - Ooh, check it out, bandages! |
| -İlkyardım malzemeleri, ilaçlar... bandajlar ve bir portatif sedye. | Four pallets, oral, topical medications, splints, bandages, one complete med pack. |
| Antiseptikler, bandajlar, ihtiyacınız olan her şeyi bulabilirsiniz. | There's disinfectant and bandages in the top drawer. - Just take whatever you need. |
| Onu bandajladım ve öğle yemeğine gelmesine izin verdim. | I bandaged him up and let him come for lunch. |
| Sonra bandajladım, bir dakika için buraya çıktım ve... | Then l bandaged it, stepped in here for just a moment... |
