| "Kendisini aşağılamak, belden aşağı vurmak ve itibarsızlaştırmak haricinde Kuzgun Kral'dan bahsedilmemiştir." | "There is no mention of the Raven King, except to insult him "and strike him low, to purge him from what we do. |
| - "Diğer takımı aşağılamak ve derin bir küstahlık" yüzünden kaybetmişsin. | Lost for... "insulting the other team,a profound sense of arrogance. " |
| - Amacım aşağılamak değildi. | I did not mean to insult. |
| - Bizi buraya aşağılamak için çağırdıysan... | If you brought us here to insult us-- |
| - Bunu aşağılamak için söylemedim. | - Which is not an insult. |
| - Seni şuracıkta da aşağılarım. | - I'll insult you right here. |
| Aynı zamanda sarhoşum ve büyük ihtimal seni daha sonra da aşağılarım. | However, I am also drunk, and I'll probably be insulting you later on. |
| Ben aşağılarım! | I'll say the insults. |
| Ben seni aşağılarım, seni şişman kesekağıdı. | I insult you, you fat sack. |
| Canım isterse aşağılarım onu! | l'll insult him if l want to. |
| "Anlamlı", "Sosyal Sorumluluk İçeren"... Ona nasıl bu şekilde aşağılarsın? | "Relevance", "social responsibility", how could you insult him like that? |
| -Ne cüretle beni aşağılarsın! | How dare you insult me! |
| Beni nasıl aşağılarsın? | You dare to insult me |
| Hangi cesaretle Kahraman'ın Görevi'ni aşağılarsın? | How dare you insult Hero's Duty? |
| Ne cüretle beni aşağılarsın? | Do you dare to insult me? |
| Bu onları aşağılar. | That insults them. |
| O seni aşağılar, sen gelir bana şikâyet edersin. | She insults you, you complain to me. |
| Ona gülerkenki ifademi bir tehdit olarak görürsen bu beni aşağılar. | When you read my smiling at him as a threat, that insults me. |
| İçeri girer ve "işlerin biraz canlanması lazım,"diye konuşur ve yarım saat içinde barda oturan herkesin canını acayip sıkar orada çalışanlar da dahil böyle donuk bir sesle milleti aşağılar hani şu herifler vardır ya gittiklerinde rahatlarsınız. | And he walks in and, "Oh, you know things are going to liven up a little bit," and within half an hour, he's insulted pretty much everyone who's sitting at the bar, including the people who are working there, and these sort of undertone sort of insults where he's one of those guys, when they leave, you're glad they did. |
| Az önce sizi aşağıladım ve pantolonumu indirdim. | I just insulted you and pulled down my pants. |
| Bir hastayı öldürdüm, müdürü aşağıladım ve neredeyse açığa alındım. | I've bumped off a patient, insulted the superintendent and practically been suspended. |
| Hanımefendi, ben yalnızca sizin öküzsel felsefenizi aşağıladım. | Madam, I insulted only your bovine philosophy. |
| Krallığı aşağıladım. | I insulted royalty. |
| Kız arkadaşınmışım gibi bana davranıldı... ve ben aileni aşağıladım. | So far I've been given a glimpse of ritual crop worship... treated as your girlfriend, and I insulted your parents. |
