Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
- O halde on metre yakınlarına atik bir genç koyun ve ayaklanmayı ateşlemek için gereken kıvılcıma sahip olursunuz. | Then put one brisk lad within ten yards of them and you will have the spark you need to fire the uprising. |
Hayal gücünüzü ateşlemek için ne yapabiliriz bakalım. | Let's see what we can do to spark it. |
Margaret, canım, birlikte bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Kıvılcımı yeniden ateşlemek falan, hatırladın mı? | Margaret, dear, we are trying to do more things together... put the spark back, remember? |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
Dutch | vonken | English | spark |
Esperanto | ekfunkciigi | Finnish | viritä |
Indonesian | memicu, mencetuskan, menyemangati, menyulut | Lithuanian | įžiebti |
Portuguese | centelhar, deflagrar, fagulhar | Russian | искриться |
Spanish | chispear |