"Ama yolculuğumuza Londra'da ara vermek zorunda kalacağız." | "but we are obliged to break our journey in London. |
"Muhabbete ara vermek." Ne bu şimdi, New Yorklu ağzı mı? | "Taking a break." What is that, New York talk? |
"bir süre için ayrılmak, biraz ara vermek istiyorlar." dedi. | "they want to split up for a while, have a break from each other." |
- Bir ara vermek ister misin, Paul? | - You want to take a break, Paul? |
- Biraz ara vermek istedim. | Just taking a little break. A break from what? |
Ama, nasılsa ara veririm. | But I'll probably need a break. |
Bir derdi vardır, ben yemek yemeye ara veririm sonra hararetlice kavga ederiz. Ve ilişkimiz sona erer ayrılırız. | He has an affair, I stop eating for a while and then we have a huge fight, and our relationship is over and we break up. |
Daha sonra ara veririm. | Then I'll have a break after that. |
Günde 10 kişiden fazlası yasak ve 1. ile 15. arası ara veririm | No more than 10 people per day, and I break on the 1st and 15th |
Yakında bir ara veririm ve tekrar beraber oluruz. | Soon I'll have a break and we'll be together. |
Biraz ara verirsin! | You can use a little break! |
Düşünüyordum da, bu bitince belki insanlara dava açmaya biraz ara verirsin. | After this is over, maybe you could take a break from suing people. |
Maçlara biraz ara verirsin. | You get to take a break from the game. |
Nasıl olduğunu bilirsin bir ara verirsin daha ucuz bir gençle devam ederiz. | You know what it's like you take a break, We go with the younger cheaper kid. |
O zaman belki biraz ara verirsin. | Hmm, yeah, maybe you wanna take a little break. |
Bu normal. Üniversiteliler hep böyle ara verir. | College kids take breaks like this all the time. |
Seninle ve babanla evde olmak için kariyerime ara verdim. | I broke off my career to stay at home with you and Papa. |